EH 12

461 43 7
                                    

Yine son sınıflarla uğraşmış ve bu defa suçu Hakan'a yıkmıştım. O son sınıflar tarafından spor odasına çekilirken ben kenardan kenardan onları izlemiş Hakan'ın yediği her azara sessizce gülmüştüm, Hakansa en son ben yapmadım diyorum diye atarlanınca Berkay'dan yumruğu yemişti. Bu manzara karşısında sessizliğimi koruyamadım ve kahkahayı bastım. Hakan'la birlikte diğerleri de beni fark etti ve zaten öfkeli olan Hakan kahkahamla iyice çileden çıktı.

"Bittin sen!"

Bu sözü Berkay'a söylemiş gibi dursa da muhattabı bendim, onu tanıyordum.  Kafasını Berkay'ın yüzüne gömerek yumruğun intikamını aldıktan sonra sıra bana gelmişti. Berkay acıyla bağırırken ben son hız koşmaya başladım. Biliyordum ki yakalanmam sonumu getirecekti.

Hakan'ın nefesini ensemde hissettiğimden panikle üst katlara doğru koşmaya başladım. Son kata geldiğimde nefes nefese kalmıştım ama Hakan kovalamaktan vazgeçmedi. Koridor boyunca kaçmaya devam ettim ve karşıma çıkan diğer merdivenlerden aşağıya koştum.

Hakan yorulmuş olacak ki aramızdaki mesafe açılmıştı. Başımı çevirerek ona bakarken dahi koşmaya devam ediyordum. O ellerini dizine koyup bana bağırırken yüzümde oluşan gıcık gülümseme tekrar doğrularak koşmasına neden oldu. Ben de önüme dönüp daha da hızlandım.

Tam o anda gördüm Pınar'ı. Işıldayan gözlerle beni ve Hakan'ı izliyor kovalamacamıza gülüyordu. Ona çarpmamak için ani bir manevrayla duvar tarafına geçtim ama onun da benimle aynı anda o tarafa geçeceğini öngöremedim. Öyle sert çarpışmıştık ki canım acımıştı, panikle düşmemesi için ellerimi uzattım ve o dengesini kaybederken ben onu merdivenin ucunda tuttum. Vücudu aşağıya doğru kayıyor tutmak her saniye daha da zorlaşıyordu. Gözlerimiz birbirine kitlenip kalırken o kadar derin düşünüyordu ki o an aklından ne geçtiğini merak ettim.

Sanki merak ettiğimi anlamış gibi ağzını açtı rüya gibi koktuğumu söyledi  ve kucağımda bayıldı. O an panik içinde olduğum için sözlerinin ne anlama geldiğini anlamamıştım. O gözlerini kapatırken düşmemesi için onu tutarak merdivene oturdum.

Pınar'ın bayılmasıyla harekete geçen Hakan koşarak yanımıza geldi ve onunla ilgilenmeye başladı. Onu hemen revire götürmemi söylerken o koşarak Selim'i bulmaya gitti. Hakan'ın Pınar'a karşı bir ilgisi olduğunu biliyordum ama bunu bu kadar net görmek tedirgin etmişti. Nedense Pınar'ın kalbinin kırılmasını istemiyordum ve Hakan ile sevgili olmak onu sonradan çok üzecekti, ayrıldıklarında bu yüzden grupla arası açılacaktı.

Aslında Pınar'a sinir olmuyordum onun bizimle takılmasından keyif alıyordum ve sürekli bizi kurtarması arkamızda daima güvenebileceğimiz birinin olması rahatlatıcı bir histi. Sadece onun Hakanla olan samimiyeti beni rahatsız ediyordu, Hakan uslanmaz bir çapkındı.

Pınar'ı kucağımda revire taşırken kendine gelmişti aslında ama sanırım utandığından gözlerini açmıyordu. Kendine geldiğini durmadan hareket eden göz kapaklarından ve kızaran yanaklarından anlamıştım. Onun bu hali komiğime gittiğinden ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçtı. Pınar panikle gözlerini daha sıkı kapatırken daha fazla gülmemek için dudaklarımı ısırmak zorunda kaldım.

Revirde Nejla abla tansiyonunu kontrol ederken Selim bağırarak odaya girdi, arkasından da Hakan.

"Pınar! İyi misin?"

Pınar ona gülümsedi ve "iyiyim" dedi.

Selim ne söyleyeceğini bilemez bir şekilde elini saçlarına attı. Yanağını şişirdi ve neredeyse duyulmayacak bir tonda konuştu.

"Bayılmadan önce Rüya abladan bahsetmişsin?

Doğru ya  bana Rüya gibi kokuyorsun demişti.

Pınar dolan gözlerini ağlamamak için kırpıştırırken yutkunarak konuştu.

"Sadece aklıma geldi işte. Düşeceğim diye korktuğumdan bayılmış olmalıyım."

Üçümüz de gerçeğin bu olmadığının farkındaydık ama aramızda gerçeği bilen tek kişi Selim'di. Pınar'ı yalnız bırakarak revirden çıktığımızda Selim'e sordum.

"Rüya kim?"

Selim keyifsizce cevapladı beni.

"Pınar'ın ablası. Onu geçen kış bir trafik kazasında kaybettik. Pınar'ın bu kadar içine kapanmasının bir nedeni de o. Çok severdi ablasını. Acaba onu hatırlatan şey neydi?"

Hakan, Pınar'ın sözlerini tekrarladı. Ama Selim de o cümleye bir anlam veremedi. Acaba ablası erkek parfümü kullanıyor olabilir mi diye düşündüm ama emin olamadım. O an kolladığı şey neydi bilmiyorum ama ona ablasını hatırlattığı kesindi.

Aptal Karahindiba Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin