14

1.8K 138 5
                                    


Başımı kaldırıp göz yaşlarımın arasından yatağımda oturan Neva'ya baktım.

Elindeki telefon benim eski telefonumdu ve o mesaj mı yazıyordu?

Karahindiba: Senin bu Nisan'la derdin ne?
Nereden tanıyorsun ki sen onu?

Selim: Ne? Anlatmadı mı yani sana.
Geçri haklı, anlatacak bir şey yok

O kız kardeşimin arkadaşıydı
Sonra okulları ayrılınca arkadaşlıkları da bitti

Telefonumu öfkeyle Neva'nın elinden çekerek, beni değersiz ve önemsiz biri olarak gören, benimle muhatap olmak istemeyen sevdiğim çocuğa kırgınlıkla yazmaya başladım.

Karahindiba: Anladım, cidden önemsiz biriymiş
Hayır, anlatmamıştı
Sadece sizin sınıfa geldiğini duyunca bana yardım etmesi için onu zorladım, hepsi o

Selim: Tamam, bundan sonra onu anlatması için zorlama olur mu?

Merak ettiğin bir şey varsa bana sor
Seni araştırmayacağım, bu defa ciddili söz
Seninle konuşmaya da devam edeceğim

Ama Nisan'la benim hakkımda konuştuğunu fark edersem
Seninle konuşmayı keserim, şansını kaybedersin

Karahindiba: Neden?
Nisan'la senin hakkında konuşmamamı istememenin nedeni ne?

Selim: Özel bir sebebi yok
İki kızın oturup benim hakkımda dedikodu yapmasını rahatsız edici buluyorum

Nisan'ın bizden sana laf taşıması ise fazla itici

Okuduğum son mesajla hızlanan gözyaşlarımı sildim. Bugün kalbim ne kadar daha kırılabilir ki dedikçe hep daha fazla kırılıyordu. Yoksa kalbimi vermek için yanlış kişiyi mi seçmiştim? İyi de bu seçimi yaparken kimse bana fikrimi sormamıştı ki..

Çok küçük olduğum yılları hatırlamıyordum, anılarımın başladığı yerdeydi Selim.. Her zaman etrafımda olmuştu. Her düştüğümde kaldırmış, ağladığım an yanıma koşmuş bütün çocukça kaprislerimi çekmiş biriydi.

O büyümeye başlayıp bizim çocuk kaldığımız yıllarda bile yanımızda olmuş bir abi olgunluğuyla Neva'yı ve beni korumuştu. Zaten yüzüme tokat gibi çarpan bu gerçek - abimmiş gibi davranması- arkama bakmadan kaçmama neden olmuştu ya...

Benim kaçışımdan sonra aslında sadece Neva'nın abisi olduğunu hatırlamış olacak ki ışık hızıyla adımı dahi unutmuş beni gördüğü yerde başını çevirir olmuştu. Artık abim bile olmayan çocuğun yasını tutuyordum iki yıldır.

Çocukluğumdan beri hayrandım aslında ona. Tombul yanaklarını sıkarak yemyeşil gözlerinin içine bakmak için her şeyi yapardım ama o bir şekilde elimden kaçardı. Bunda zayıf çelimsiz vücudumun da etkisi vardı.

Öyle özel bir kız değildim, renkli gözlerim yoktu mesela ya da sarı saçlarım. Tenim çok soluktu öyle ki biraz daha kansız kalsam morgtaki bir cesetten farkım kalmazdı. Aşırı zayıftım ve bu sürekli yemek yiyip kilo almamamdan kaynaklanmıyordu, aksine yemek yemekten nefret ederdim bir lokmayı çiğnemek bile bana işkence gibi gelirdi.

Gittiğimiz bütün doktorlar bunun psikolojik olduğunu iddia etmişti ve hayatımı devam ettirebilmem için takviye almam gerektiğini söylemişlerdi.

Siyah gözlerim vardı ama onlar bile o kadar fersizdi ki dışarıdan bakınca siyah gibi görünmüyordu da soluk bir griyi anımsatıyordu. Saçlarım ise çalı süpürgesi gibiydi. Diğer kıvırcık saçlı kızlar öylesine güzel olurken, saçları öyle hayran olunasıyken benim kıvırcık siyah saçlarım neden devasa bir çalıyı anımsatıyordu ki?

Kendi dış görünüşümü gözden geçirince bir defa daha farkına vardım, Selim beni asla sevmeyecekti ben onun sevmeyeceği kadar silik bir tiptim. Korkunç bir görünüşe sahiptim ve hiç bir artı özelliğim de yoktu.

Bu halime bakmadan okulun en popüler grubunun üyesine, on parmağında on marifet taşıyan o tatlı çocuğa mı vurulmuştum?

Aptal Karahindiba Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin