KEO 8

623 57 1
                                    

Hakan'ı unutamaya karar vermiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hakan'ı unutamaya karar vermiştim. Daha doğrusu bunun için Selim'e söz vermiştim. Fakat çok sevgili ağabeyim  bu konuda destek olmadığı gibi köstek olmayı tercih ederek Hakan'ı ve ekürisini devamlı eve getiriyordu.

Aldığım kararlara ve verdiğim sözlere sadık kalarak onları görmezden geliyor Mert'in abimi çıldırtmak için yaptığı her türlü oyunu geri püskürtüyordum.

Mert'in takılmalarına en az abim kadar sinirlenen Hakan'ın neden böyle yaptığına bir anlam veremesem de hiç bir şekilde umutlanmıyordum. Çünkü Hakan'ın kimseyi sevemeyeceğini acı yoldan da olsa öğrenmiştim.

Yine bize geldikleri bir pazar sabahı Nisan'ı arayarak abimin görüşme tekliflerini kabul etmediği icin onu bir güzel kalayladıktan sonra birlikte dışarı çıkmaya ikna etmiştim.

Kız seneler sonra sevdiği çocuğa kavuşmuştu ama her anını onunla geçirmek yerine ondan köşe bucak kaçıyordu. Garibim Selim'e de Hakan ve Mert'le takılmak düşüyordu. Hayır kız sevdiceğiyle görüşse ben de Hakan'ın o yakışıklı yüzünü sürekli görmek zorunda kalmayacaktım.

Kafamı dağıtmak ve Hakan'la karşılaşmamak için saatlerce odamda kalarak süslenmiş bir vaziyette Nisan'ı bekledim.

Nihayet sevgili gelinimiz geldiğinde evden bir an önce çıkmak için koşa koşa merdivenleri inerken Hakan'la çarpıştım.

-Nisan içeriye girdi. Daha doğrusu Selim tarafından zorla içeri girdirildi.

Kafasıyla salonu işaret ederken bir yandan da gözlerini gözlerime dikmişti. Bakışlarındaki yoğunluk bacaklarımın titremesine yol açarken bir yandan da abime ve sevgilisine söyleniyordum.

Allah belanızı vermesin sizin. Ikiniz el ele verdiniz şu Neva'yı bir güzel delirtelim mi dediniz ne yaptınız? Hayır, madem buluşacaktınız en başından yapsaydınız da benim sabrımla dalga geçmeseydiniz ya! Sonra Neva niye çıldırıyor? Kıza diyorum gel beni kurtar, sevgilinin bana kastı var o daha da inine inine giriyor yılanın-

-Neva iyi misin? Kendi kendine konuşana deli diyorlar biliyorsun değil mi?

-Hayır Hakan iyi değilim! Evet biliyorum ama zaten deliyim ben! Tertemiz delirttiler beni!

Hakan'a arkamı dönerek, Nisan'ı bulup evden uzaklaşmaya odaklandım çünkü Hakan'ın gözlerine biraz daha bakarsam verdiğim tüm sözler hükümsüz olacaktı. Ama ondan uzaklaşmadan sağ elimi tutan Hakan parmaklarımı gözüne sokarcasına yüzüne yaklaştırdı.

- Bu yüzüklerin içindeki şeyler Kırmızı Eğrelti Otu mu?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- Bu yüzüklerin içindeki şeyler Kırmızı Eğrelti Otu mu?

Yaptığım hata için içimden kendime lanetler savururken sanki hiç sorun yokmuş gibi gülümsedim.

-Evet, çok güzeller değil mi?

Hakan hiç bir şey söylemeden yüzüme bakıyor, içinde yeşeren şüpheler tek tek  gözlerinde okunuyordu.

-Neden kırmızı eğrelti otu? Çok mu seversin?

-Görünce sevmiştim evet. Bu yüzükler Buğra'nın hediyesi Viyana'dan gelirken getirmiş. Senelerdir beğenerek takıyorum.

Bir an duraksar gibi olunca salağa yatmaya devam etmeye karar verdim.

Ben KEO değilim Hakan! Yani KEO'yum da sen değilim olarak bil.

- Çok beğendiysen söyleyelim bir dahaki gelişine sana da getirsin bir tane?

- Yok, ben almayayım. Hem Buğra'yla pek anlaşamıyoruz bilirsin. Onun bana hediye edeceği tek yüzük şu içine zehir konulan eski zaman yüzlerinden olur.

Bunları söylerken o kadar tatlı gülümsüyordu ki ben de karşılık verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bunları söylerken o kadar tatlı gülümsüyordu ki ben de karşılık verdim. Baktım Hakan'ın karşısında eriyip yok olacağım hala ellerinin içinde olan parmaklarımı çekerek titrediğimi anlamamış olmasını temenni ederek salona doğru yürüdüm.  Arkamda kalan yakışıklı çocuğun derin bir şekilde iç çektiğini duyduğuma emindim.

Hedefime aldığım Selim'e korkunç bakışlar atarak Nisan'ın koluna yapıştım ve onu kapıya doğru sürükledim. Bir yandan da Selim'e bağırarak söyleniyordum.

- Dua et abimsin, yoksa çok dayak yerdin benden çok! Madem sevgilini bu kadar çok görmek istiyordun neden kankalarınla buluştun? Şimdi ben kendi kankamı alıyorum sen de kendininkilerle oyna, bay bay Selim.

Bana bir cevap verdiyse bile artık evden çıktığımız için onu duyamazdım.

Nisan dışarı çıkarken tam önünden geçtiğimiz Hakan'ı kast ederek neyi olduğunu sordu. Omuz silkmekle yetindim.

Hakan'ın karanlık yolda araba  farı görmüş tavşan gibi donup kalmasının nedeni elbette ki benim KEO olma ihtimalimdi ama bunu Nisan'a söylemek istemedim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aptal Karahindiba Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin