"22

698 67 6
                                    

"Tamam, sakinim çünkü ona hiçbir şey olmayacak." diyordu Mike kendi kendine.
"Evet, evet." diyordu Nancy abla da. "Annemleri arayacağım. Sonra da iyi bir haber vereceğim sana, onun iyi olduğunu." Mike biraz daha rahatlamış bir şekilde koltuğa oturup düşünmeye dalmadan önce Nancy abla bir koşu mutfağa gidip telefonu kaptı ve Karen Teyze'yi aradı.
"Anne, Will nasıl?" dedi hemen.
"Mike yanında mı?" dedi Karen teyze.
"Hayır." Nancy ablanın içini bir korku kapladı.
"K-kötü bir şey mi var?"
"Will." dedi Karen teyze. "Onu yoğun bakıma aldılar ve doktor durumunun kötü olduğunu, bir daha uyanamama riskinin olduğunu söyledi."
"N-nasıl?" dedi Nancy abla. Afallamıştı, bunu nasıl söyleyecekti Mike'a?
"Onu hepimizin beşer dakika görmesine izin verilecekmiş. Belki birimiz onu uyandırmayı başarabilirmişiz. Bu yüzden Mike ile buraya gelmelisiniz. Belki, bir şansımız olabilir ya da herhangi birimizin..." dedi Karen teyze.
"Peki anne, hemen geliyoruz." dedi Nancy abla ve telefonu kapatıp içeride ayakta dönüp dolaşan Mike'ın yanına gitti.
"Mike? Hadi hastaneye gidiyoruz." dedi Nancy abla ve Mike'ın sorgulamamasını umdu.
"İyi miymiş?" diye sordu Mike ve Nancy abla onu en azından şimdilik endişelendirmemek için yalan söylemek zorunda kalmıştı.
"Evet. Hadi çabuk gidelim." dedi Nancy abla ve anahtarları alıp hemen en yakındaki durağa koştular. Bir taksiye atlayıp hastaneye gittiler. Koridordan döndüklerinde ağlayan annemi gören Mike şaşırmış ve gerilmişti.
"Joyce teyze sen, sen neden ağlıyorsun? Yoksa ona kötü bir şey mi oldu?" dedi Mike.
"Canım," diye yanına gelen Karen teyze Mike'a sarıldı ve olanları Mike'a anlattı. Mike ağlamaya yeniden başladı. Bu sırada Nancy abla da abimin yanındaydı.
"İçeri girdiniz mi?" diye sordu Nancy abla.
"Evet, ama uyanmadı." dedi abim. Aslında beni çok çabuk yoğun bakıma almışlardı. Bu yüzden uyanma olanağım daha fazla olmalıydı.
"Mike içeri girmeli." dedi abim. "Belki o uyandırabilir." Biliyordu çünkü abim. Aramızdaki sevgiyi biliyordu. Uyanacağıma da inancı sonsuzdu.
"İçeri girmek istiyorum." dedi Mike yarı ağlar bir şekilde.
"Tamam canım." dedi Karen teyze ve Mike üzerine mavi bir kıyafet geçirip bir maske taktıktan sonra odaya yalnız başına girmiş ve ona sadece 5 dakika vermişlerdi. Her yerimde hortumlar var gibiydi. Serumlar takılmıştı ve iğneler yapılmıştı. Mike ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Yanımdaki koltuğa sakince oturdu ve yanağında bir damla göz yaşı düşerken konuşmaya başladı.
"Will?" dedi, sesi titriyordu. "Lütfen uyan." Ağlamaya başladı.
"En yakınım sensin Will. Ben seninle-" yutkundu. "Seninle mutluyum. Beni herkesten iyi anlıyorsun. Aileme bile anlatamadığım şeyleri sana anlattım. Şimdi uyanmazsan beni kim dinleyecek?" Birkaç saniye gözyaşlarını sildi. "Hem beni Snowball'da yalnız bırakamazsın ki sen." Kolumdan tuttu.
"Will," dedi. "Lütfen gitme.."
İşte tam o an hatırladım. Yine ben gitmiştim. Hep ben gitmiştim zaten. Ayrıldığımız gün de ben gitmiştim. Ama bir insan seviyorsa gitmezdi ki. Gidemezdim bu sefer. Söylemeliydim ona. Şimdi gidemezdim. Bu sefer olmazdı. Yavaşça elimi oynatmaya çalıştım. Ağzımı açmayı başarabilmiştim.
"M-mike?" dedim. Her yerim ağrıyordu.
"Will!" dedi. "Şükürler olsun. İyi misin?"
"Ağrım var." dedim.
"Tamam, sen-" burnunu çekti. "Sen kendini yorma, ben Joyce teyzeyi çağıracağım." Gülmsemeye çalışmıştım ama ağrım vardı. Bir dakika sonra annem odaya girdi hızlıca.
"Will! Aman Tanrım, çok endişelendim." dedi. Abim de aynı gözlerle bana bakıyoru ve yanında Nancy abla vardı. Abime baktım ve bana 'Mike.. biliyordum.' dermiş gibi bir bakış attı.
"İyi misin?" dedi annem.
"Ağrım var." dedim ona da. Ardından doktor içeri girdi.
"William, uyanmana çok sevindim." dedi. "Şükürler olsun ki çok kötü yaralanmamışsın. Seni birkaç güne taburcu etmeyi umuyorum." Herkes gülümseyip bana baktı.
"Evet şimdi aileni dışarı almak zorundayım. Sonra seni başka bir yere götüreceğiz." dedi doktor. Herkes bana bakıp tek tek dışarı çıktı.
1 saat sonra odamı değiştirmişlerdi. Duvarda hayvan resimleri ve değişik şekiller vardı. 6-8 tane de sedye vardı. Bazısı doluydu, hepsi çocuktu.

beni bulduğun zaman ⇢ bylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin