beni bulduğun zaman ⇢ byler

"33

"Uh biliyor musun," diye başladı. Gülerek anlattığına göre güzel bir anısı olmalıydı. "Sanırım ilk arkadaşımla da böyle kaybolmuştuk, bir kez." dedi ve biraz ciddileşmişti ya da üzülmüştü, anlayamamıştım.
"İlk arkadaş." dedi. Hatırlıyordum o günü, neler olduğunu hatırlıyordum. İkimiz de korkmuştuk ve birbirimize sığınıyorduk. Belki de birbirimize çok daha fazla bağlandığımız günlerden birisiydi ve beni hatırlamıyor olsa da o anı hatırlaması gerçekten çok özeldi. Aklıma bir anda onun dediği şey geldi. "Onu sevdiğimi hatırlıyorum." demişti, beni.. beni sevmişti. Bunu bilememiştim, çünkü küçüktük. İkimiz de bilmiyorduk. Şimdi ise ben ona karşı çok şey hissediyordum. Eskiden bunları hissediyorsa belki yeniden bir şeyler hissedebilirdi ya da hislerimi iyi karşılardı. Snowball için güç kazanmış gibiydim, kendimi biraz daha iyi hissediyordum.
"İlk aşk." dedi. Hemen kafamı kaldırıp ona baktım. Bütün düşüncelerim bir anda yok olmuştu, ne söyleyecekti?
"Ne?" dedim ister istemez.
"İlk aşkımdı sanırım. İlk arkadaşım." dedi. Geçmişteki anılarımız aklıma geldikçe kalbim çok daha hızlı atıyordu. Beni çok sevmişti ve ben de onu çok seviyordum. Ona o an söyleyebilirdim, ama bunca şeyin üstüne yapamadım. Sakince soru sormaya çalışacaktım.
"Senin ilk aşkın nasıl biriydi?" dedi. Bir an şaşırdım, daha çok gerilmiş gibiydim.
"O, şu an sevdiğim kişi sanırım. Yani, biliyorsun." dedim. Ona bunu anlattığım günü ve o-o öpücüğü hatırladım. Sakin olamıyordum, kalbim çok hızlıydı ve onu yatıştırmak için konuşmaya çalıştım.
"Eğer," dedim ve bu sorunun cevabının çok önemli olduğunu belli etmek istemesem de ona baktım. "onunla tekrar karşılaşsaydın, ona yeniden aşık olur muydun?" dedim. Böyle bir soruyu sormam da mucizeydi ve bu cesareti.. bilmiyorum, kendimde görmüyordum. Sadece sormayı başarmıştım. Endişeli ya da heyecanlı bir şekilde cevabı beklerken Mike'ın bana kusursuz gelen o yüzünün her bir ayrıntısını teker teker inceliyordum ve kendimi buna kaptırmıştım. Bunu fark etmemişti, şanslıydım.
"Bilmiyorum, yani ikimiz de çok değiştik sanırım. Eskiden neler yaptığımızı hatırlasaydım ve şu anda o yanımda olsaydı belki.. belki yeniden onu sevebilirdim. Uhh çok karışık, biliyorum. Kafanı şişirmek istemiyorum Will." dedi.
"Hayır, hayır şişirmiyorsun. Sadece merak ettim." dedim. Tam tersine, bunu öğrenmek istiyordum. 'O yanımda olsaydı belki de severdim.' demişti. Ona eskilerden bahsedersem yeniden bana aşık olabilir miydi yani? Ona bunu gerçekten, gerçekten söylemeliydim ama kafası çok karışıktı. Bunu şu an söylemek işleri daha da kötü hale getirirdi. Zaten yıl sonunda hepimiz rahat olacaktık. Bu yüzden bu konuları açıp bir şekilde söyleyecektim. Şimdi sadece bu ara tatilinin bitmesini istiyordum. Okuldayken biraz daha fazla zaman geçiriyor gibiydik, en azından derste sürekli birbirimizle konuşup not istiyorduk. Böyle olduğunda ise haftada 2 kere falan görüşüyorduk. Hem, okul olduğunda günler daha çabuk geçiyordu. Yıl sonuna daha çabuk gelebiliyorduk. Zaman.. biraz dinlenmeliydik ve yeniden okula başlayıp bu yılı bitirmeliydik. Belki de hızlı geçerdi.
"Will, hadi gidiyoruz." diyerek annem ile Karen teyze yanımıza geldi. Derin nefesler aldık. O sırada Hopper geldi. Hemen annem ve Karen teyze ile konuşmaya başladı, kısa süreceğini biliyorduk. Elimi Mike'ın omzuna koydum. Bilmiyorum, şu an bunu yapmak en kolay şeymiş gibiydi. Kalbimin hızlanmamasını diledim ama onun gözlerine bakarken bu mümkün değildi. Bir saniyeliğine de olsa söyleyeceklerimi unutmuş ve ona kenetlenmiştim.
"Şey.. i-iyi olacak mısın?" dedim. Annem ile Karen teyze şimdi de birbirleri ile konuşuyorlardı.
"E-evet, sanırım." dedi. İçi rahat mıydı emin değildi. Benim de öyle. İkimizde kafamızı eğmiş bekliyorduk. Kafasını kaldırdı ve o da elini kaldırıp kolumu tuttu.
"Sen iyi olacak mısın?" dedi.
"E-evet. Evet.." dedim sakince. Sonra annem ile Karen teyze yanımıza geldi.
"Will?" dedi annem. İkimiz de kafamızı kaldırdık.
"Evet?" dedim. "Bir sorun mu var?"
"Hayır," dedi ve biraz durdu. "Bu gece Mike ile kalmaya ne dersin? Ben de olacağım." İkimiz de birbirimize baktık.