1 | Evine geri dön.

4.5K 270 104
                                    

''Gözlerinde kızgın bir demir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Gözlerinde kızgın bir demir...
Tenimi kendine köle bilmiş, acımadan bastırıyor.
Hangi yağmurun seni ıslatmasına izin verdin?
O sıcak yüreğin, artık beni üşütüyor.
-B''

***

Genç kız, elindeki soğumaya yüz tutmuş sosislisi ile parktaki banklardan birine yerleştiğinde saat çoktan ikindi vakitlerine ulaşmıştı. Yeni bir hayata başlamak için çok yanlış bir şehri tercih ettiğini şimdi anlıyordu. Seul'ü küçüklüğünde bir kere görmüştü, araştırdığı kadarıyla iş olanağı geniş bir şehirdi ve özellikle öğrencilerin gözdesiydi. Bunların hepsinin kendisine katkısı olacağını bilerek gelmişti.

Çok kalmaya niyeti yoktu. Yeteri kadar harçlığını biriktirdikten sonra bir zamanlar sadece küçüklüğünü geçirmiş dahi olsa hayranı olduğu şehre, Busan'a geçiş yapacaktı. Bütün bir hayatının yalan üzerine kurulu olduğunu öğrendikten sonra endişe edecek pek meselesi kalmamıştı. Bundan sonra istediğini yapacak, geride bıraktığı çocukluğunu bulacak ve hayatını istediği kişilerle geçirecekti.

En azından yaklaşık 3 ay önce, şehre ayak bastığında planladığı böyleydi.

Yarı zamanlı işinden aldığı ilk harçlıkla işten ayrılıp Busan'ın yolunu tutmuştu fakat karşılaştığı kocaman bir boşluktu. Bu ülkede tanıdığı avuç kadar insanın yıllardır orada yaşamadığını öğreninceki hayal kırıklığını hala damarlarında hissedebiliyordu. Ama vazgeçmeyecekti, elbet bir yerde yolları kesişirdi. O zamana kadar kendine çekidüzen verip hayatını yoluna koymalıydı. Her hayatın bir dönüm noktası olurdu ki o çoktan kendisininkiyle karşılaştığını düşünüyordu.

Karşılaştıkları zaman,hep küçükleri olarak görüp sahiplendikleri kızın bu hali onları şaşırtsın istiyordu...

Bu düşünce ister istemez onu gülümsettiğinde, içten gelen yakıcı bir his burnunu sızlattı. Ama acıtmadı. Sanki uykudan uyanmış gibi gözlerini kırpıştırıp, son lokmayı büyük olmasını umursamadan ağzına tıkarak internetten gördüğü iş ilanlarına göz attı ve sıradaki yere uğramak için hareketlerini hızlandırdı.

Üzerindeki kot ceketin yakasını hafif birleştirirken sonbaharın, somut bir kişiliğe bürünüp insanların arasında gezdiğine yemin edebilirdi. Seul'e yazılan bütün şarkı sözlerini, dökülmeye yüz tutan ağaçlardan tutunda gökleri delen büyük binalara baktıkça daha iyi anlayabiliyordu. Bu yoğunlukla harmanlanıp bir o kadar da yalnız hissettiren şehrin insanda iz bırakmaması olanaksızdı. İçten içe kendisi ufak bir sıyrıkla kurtulmayı ümitliyordu.

Yaya geçidinde durup yeşilin yanmasını beklerken adresteki kafenin yolun karşısında olduğunu fark etti. Tam köşe başında olmasıyla ve sıradışı tarzıyla oldukça ilgi gördüğünü, içerideki kalabalığı görmese bile anlardı. Tamamiyle ahşaptan yapılmış duvarları ve caddeye yaydığı kahve kokusuyla insanları çeken cazibeli bir mekandı. Geçiş izni veren trafik işaretinin sesini duyduğunda hızla ileri atıldı, her an biri ondan önce gidip başvuracakta camda duran, elemanın arandığına dair yazılan kağıt ortadan kaybolacak gibi davranıyordu.

cuHd | JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin