tamamlandı•
Gürültünün çirkinliği ne kadar tırmalarsa zihnini, sessizliğin uğursuzluğu da o kadar uyuşturur bedenini. Ortası yok ve geç bile kaldık.
Kurtlar ulumaya başladı.
Zamanı geldi.
Çalan davulları duyabiliyor musun?
...
çok yorum bekliyorum ona göre 😡 bayaaaaağı heyecanlı bir bölüm oldu, dudaklarımı ısıra ısıra yazdım :3 tepkilerinizi accccayip merak ediyorum ♥️
Halsey- Gasoline
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Mart-2015 Seul, Güney Kore
Genç adam, özel yapım eldivenini çıkararak ellerini birkaç kez yumruk yapıp açtı. Özellikle bileğindeki bant bu aralar fazla sıkmaya başlamıştı. Yirmi ikisine giren vücudu hala gelişiyor, gücünü kullandığı zamanlarda ise eklemlerinde inanılmaz bir... nasıl bir kelime karşılardı bu şeyi... kaşıntı hissediyordu?
Acaba bu hisse kaşıntı diyebilir miydi?
Ruhunun yoksun olması yetmiyormuş gibi bedeni de hislere oldukça yabancıydı. Daha bu sabah yemekhanede astı olan bir asker ayağı kaydığı için üzerine kaynar olan şerbeti boşaltmıştı. Aslında Yoongi askerin oldukça gerisindeydi, ama ne kadar dengesiz taşıdığını görünce bir anlık refleksle hızlanmış ve başka kimsenin yaralanmamasını sağlamıştı. Ama neyse... bu önemsiz bir detaydı. Kimsenin ilgisini çekmedi.
İnsanların hayret ettiği şey sol yanağından boynuna inen kaynar sıvının tenini bile kızartmaması ve Yoongi'nin boş bakışlarla öylece durmasıydı.
Neyse, dedi genç adam tekrar içinden. Her neyse...
''Başkan bu gece senin ile görüşmek istiyor.''
Kapı tıklatılmaya gerek bile duymadan açıldığında duyduğu sesle birlikte bıkkın bir nefes verdi. Derin düşüncelere dalmadan birinin gelmesi iyi olmuştu ama dediklerini algıladığında dudak bükerek sessiz kalmayı tercih etti.
''Yoongi, sana diyorum?''
Orta yaşlı adama gözlerini devirerek ayağa kalktı. ''İsmimi kullanman yasak sanıyordum?''
''Şu an askeriyede değiliz.''
Madem burası askeriye değildi, o zaman Yoongi de onu dinlemek zorunda değildi. Gün içerisinde emir kipiyle kullanılan o kadar cümle duyuyordu ki, içinde törpülemeye çalıştığı sinir bazen durdurulamaz hale geliyordu. Bu yüzden kapısının önünde dikilen yaşlı bunağı ve kapalı kapının hemen arkasında koridora dizilmiş halde beklediklerine emin olduğu korumaları görmezden geldi.
''Sabrımı sınıyorsun gerçekten...''
Üzerindeki tişörtü çıkararak yatağın ucuna doğru fırlattığında vücudundan gelen şeker kokusuyla burnunu kırıştırdı. Her ne kadar hemen yüzünü, boynu dahil yıkamış ve üzerindekileri yedek ile değiştirmiş olsa da duş alması gerekiyordu.
''Sana sesleniyorum, Yoongi!'' Yaşlı adam, genç olanın onu umursamadan gitmesiyle dişlerini birbirine bastırdı ve parmakları sol kolundaki saate dokunarak tiz bir sesin yayılmasına neden oldu. ''Beni mecbur bırakıyorsun!''
