İyi okumalar 💕.
Bebe Rexha- In the Name of Love feat. Martin Garrix
''İşte senin kurtuluş biletin,
benim ise felaketim.
Seni durdurmayacağım, Jeon.
Sen bunu hak ettin.
-S''***
Genç adam, telefonuna kurduğu programdan Jungkook'un dinamik IP adresini bulmaya çalışırken, bir yandanda kimseye çarpmadan yürümek için sürekli önünü kontrol ediyordu. Jungkook iki gündür evde ortalarda gözükmüyor, finallerini bahane ederek odasına kapanıyordu. Normalde en azından tek cesaret bulabildiği Jimin'in yanına gelip sinirleriyle oynaması gerekirken, büyük olanın sarıdan lila rengine dönüştürdüğü saçlarına alaylı bir yorumda bulunmamış, hatta ve hatta prense benzemişsin, hyung deyip beğendiğini söylemişti. Jimin bu sabahta odasının önünden geçerken, Jungkook'un saçlarını bile taramamış halde çıktığını görünce zorla elini yüzünü yıkatmış ve Hoseok'un eline kahvaltı yaptırması için bırakarak sınava yetişmek için koşturmuştu.
''Şu mesajlara canı isteyince bakması beni deli ediyor.''
Söylenerek kampüsün ortak basket sahalarının olduğu kısma yürüdüğünde, biraz etrafa bakındıktan sonra Jungkook'u kenardaki beton duvarın üzerine uzanmış olarak buldu. ''Cidden,'' diye söylendi yanına vardığında, parmağıyla genç olanın bacağını dürterken. ''Bu soğuk havada yattığın yere bakar mısın? Kalk çabuk.''
Jungkook umursamazca mırıldandı. ''Uykum var.''
''O kadar boş alan ve derslikler ne güne duruyor acaba? Ya da kafeteryadaki oturaklar? Ya da ev?''
''Çok kalabalık.'' Jungkook derin bir nefes verip doğrulduğunda, ''Ayrıca eve gidemem, iki saat sonra girmem gereken bir vizem var.'' dedi.
''Şu arkadaşların çok konuşuyor diye rahatsız mı oluyorsun yoksa?'' Jimin de yanına oturdu. ''Kafanı dağıttıklarını söylemiştin; özellikle Bambam'ın.''
''Evet, ama bu seferki muhabbet ve ortamları pek sarmadı. Uyku galip geldi.''
''Niye?'' dedi Jimin başıyla ilerideki topluluğu işaret ederken. ''Herkesi güldürecek kadar iyi bir konuysa, senin de ilgini çekebilirdi.''
Jungkook göz ucuyla kütüphane tarafından bahçeye çıkan gruba baktı. Bölümden birkaç kişi, Taemin ve Nayun ellerindeki kahveleri yudumlarken, önlerinde ters yürüyen Bambam'ı dinliyorlardı gülerek. Bae Ra da yanlarındaydı ve Bambam her neden bahsediyorsa gülmekten kendini alamıyor, avucunu ağzına siper ederek kahkahasını tutmaya çalışıyordu. Kısa saçları ilk karşılaştıklarından bu yana uzamıştı. Önlere doğru uzun olan uçları omuzlarından köprücük kemiğine dökülüyor olsa da aynı kızıllığını koruyor, asla altında gizlenen rengin açığa çıkmasına izin vermiyordu. Üzerinde siyah keçe bir kaban, ellerinde ise parmaklarından bileğine kadar saran krem eldiveni vardı. Gözleri, genç kızın eldiveni ile aynı renkte olan, kaküllerini geriye yatırmak için taktığı bandayı bulduğunda, hah diye tısladı dişlerinin arasından. Kaküllerini saklamıştı. Bakışlarını kaçırarak alayla güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cuHd | Jungkook
Фанфикtamamlandı• Gürültünün çirkinliği ne kadar tırmalarsa zihnini, sessizliğin uğursuzluğu da o kadar uyuşturur bedenini. Ortası yok ve geç bile kaldık. Kurtlar ulumaya başladı. Zamanı geldi. Çalan davulları duyabiliyor musun? ...