tamamlandı•
Gürültünün çirkinliği ne kadar tırmalarsa zihnini, sessizliğin uğursuzluğu da o kadar uyuşturur bedenini. Ortası yok ve geç bile kaldık.
Kurtlar ulumaya başladı.
Zamanı geldi.
Çalan davulları duyabiliyor musun?
...
Merhabaaaa, ben geldim ehehe. Bayramımız kutlu olsun ❤️ İyi okumalaaaaar ✨
Shawn Mendes-Stitches
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
''Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?''
Bae Ra elindeki kozmetik poşetini sallayarak soğuktan buz kesen burnunun ısınması için atkısının içine gizlerken, tereddütle Jungkook'a baktı. Hava, karın geleceğini müjdeliyor ama bir türlü yeryüzünü beyaza boyamıyordu. Genç adam, Bae Ra'nın üşüyen bedenine gözlerini devirmemek için kendini zor tuttuğunu biliyordu ama tepki vermek yerine hızla varendadan çıkıp kapıyı açmak için anahtarını bulmaya çalıştı.
''Buraya kadar gelmişken geri dönmeyeceğiz herhalde. Hiçbir güç beni tekrar o çeşitli insan topluluğunun bulunduğu havasız taşıta bindiremez.'' Kapıyı hafifçe kendine çekip açılmasını sağladığında, Bae Ra'ya dönerek önce onun girmesini işaret etti ve genç kızla soğuğun arasına girdi. ''Ayrıca ortak banyoyu sadece ben kullanıyorum. Orada boyayabilirsin saçlarını, sonra da bir şeyler yaparız.''
Bae Ra hafifçe omuz silkip üzerindeki montu çıkardığında evin çok da sıcak olmadığını fark ederek geniş örgü atkısına dokunmadı. Kendi evi küçük olduğu için çabuk ısınıyordu, bu yüzden eve geçmek istemişti. Hem saçlarını hep kendisi boyadığı için malzemeleri de mevcuttu ama Jungkook ısrarla eve gitmek istediğini ve gerekli kabı Taehyung'tan alabileceklerini söylemişti.
Bae Ra koridordan geçerken göz ucuyla mutfağa baktı. ''Evde kimse yok mu?''
Jungkook vestiyerdeki dolapta Hoseok'un, gördükçe şirinliği sinirini bozan, alıp giymediği panduflarını gördüğünde ilk defa işe yarayacaklarını düşünmüş ve ima ile gülerken soğuk zemine basmaması için genç kıza uzatmıştı. ''Niye bu kadar ısrar ettim sanıyorsun?''
Bae Ra kaşlarını çatarak Jungkook'a dönse de, genç adam sırıtarak merdivenleri tırmanmaya başlamıştı. ''Ya, Jeon Jungkook!'' dedi, hemen arkasından yukarı çıkarken ama önündeki adamın umrunda olmamış ve adımları duraksamadan odasına yönelmişti.
Bae Ra da başını iki yana sallayıp peşinden odaya girdiğinde poşeti kenara bırakarak banyoya gidecek iken duraksadı. Üzerindeki uzun kollu bordo badisini saçını boyarken giymesi kendisine haksızlık olurdu, çünkü en sevdiklerindendi. ''Eski, kullanmadığın tişörtün var mı?''
Jungkook çoktan dolabının önüne gelmiş, kendisi için rahat bir şeyler bakıyordu -ki duyduğu soruyla kaşlarını çattı. ''Çok mu batırırsın etrafı?''
O kadar ciddi bir şekilde sormuştu ki, Bae Ra bir an bakakaldı. Jungkook'un farklı takıntıları olduğunu biliyordu. Bu sabah yanına gelip birdenbire, ''Saçlarını kızıla boyamak zorunda mısın? Asıl rengini merak ediyorum,'' diyerek kendini ikna etmek için çabalamasını -başını hafifçe yana eğip kaşlarını kaldırarak masum bir şekilde sorması Bae Ra'ya yetmişti gerçi- hayretle izlemişti. Tabii ki, kazanan taraf Jungkook olmuştu ve birlikte kozmetik mağazasına gidip Bae Ra'nın asıl saç rengine en yakın olanı bulmaya çalışmışlardı. Bundan sonrasında ise ''Benim evimde boya, hiç odamda vakit geçirmedik,'' diye sızlanarak yine istediğini yaptırmış ve bu soğukta genç kızı buraya sürüklemişti. Buraya kadar diyordu, çünkü gittikleri alışveriş merkezi okula ve genç kızın evine daha yakındı.
