33 pt.2 | ...sadece büküldük.

1.4K 123 107
                                    

Koyduğum şarkılarla birlikte bölümü okumazsanız
Hoseok cıss yapacakmış....
Ben dedim,
aman Hoseok bey ağzımızın tadı kaçmasın dedim ama...

P!nk-Just give me a reason
(evet, sizi yedi yıl öncesine götürüyorum;)

P!nk-Just give me a reason(evet, sizi yedi yıl öncesine götürüyorum;)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



•••
"Yeniden sevmeyi öğrenebiliriz"

•••

Bae Ra'nın anlatımından;

Kalbim kulaklarımda atıyordu.

Dengesiz bir gün geçirmiştim. Neredeyse on saatten fazla uyumuş, kahvaltı tarzında bir şeyler yemeye çalışmış ve tam doymadan masadan kalkıp kendimi içki-dedikodu kazanının içinde bulmuştum. Soju içmekten nefret ediyordum ve damarlarımın yarısından biraz fazlasını o acı şey kaplıyormuş gibi düşünmek ile başımı daha çok ağrıtıyordum. Güya sarhoş olmuştum ama etrafımdaki her şeyin farkındaydım, yarın hatırlayabilecek kadar uyanıktım.

O buradaydı, ben nasıl hatırlamazdım?

Irene kapıyı çekip bizi yalnız bıraktığında bir süre öylece arada beklemişti. Beni mi görmeye hazır değildi, yoksa beni bu hale getirdiğini görmeye mi... bilmiyordum. Odaya girdiği anda kokusunu da beraberinde getirmiş, havalansın diye açtığımız camı kapatarak tamamen onun ile zehirlenmemi sağlamıştı.

O buradaydı. Benim yıkımım, benim tutkalım, benim seslenirken altına binlerce anlam sığdırmama rağmen şu an adını ağzıma alamadığım...

Şimdi ise karşımdaki kanepenin sol kısmına, tam çaprazıma oturmuş, dudaklarını birbirine bastırmış ve ellerini çaprazlamıştı. Küçük bir çocuk gibiydi, Tanrım... çıldırmak üzereydim. Biraz önce şikayetlendiğim sarhoşluğum hareketlerimi yavaşlatmış, beni tembelleştirmişti. İyi ki tembelleştirmişti, çünkü şu an onun yanına gitmek istiyordum. Emekleyerek de olsa. Ama bunun yerine onun diken üstünde oturan bedenini, inadına bir rahatlıkla koltuğun ucuna kıvrılmış bedenimle izliyor, bana bakmamasını fırsat bilip onu inceliyordum.

''Bir şey desen keşke,'' dedi, öylece ne kadar oturduğumuzu bilemediğim bir zamanda. Sonra, ''Hayır,'' dedi kendi söylediğine kızar gibi. ''Bin şey desen keşke...''

Onu ardımda bırakalı ne kadar olmuştu?

Hayır... cümlemi yanlış anlamayın, ben onu asla ardımda bırakamazdım.

cuHd | JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin