tamamlandı•
Gürültünün çirkinliği ne kadar tırmalarsa zihnini, sessizliğin uğursuzluğu da o kadar uyuşturur bedenini. Ortası yok ve geç bile kaldık.
Kurtlar ulumaya başladı.
Zamanı geldi.
Çalan davulları duyabiliyor musun?
...
Hayatınızın en mutlu anında olabilirsiniz; sadece farkında değilsiniz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
''Zihnimde tek kişilik bir oda, Birden fazla sandalye... Yan rol daha önemliydi. Kimse bilmese bile... -Jk''
***
Bae Ra, banyoya girdiğinde elinden geldiği kadarıyla üzerindeki unu temizlemeye çalıştı. Her ne kadar önlük giydiği için pantolonunu kurtarmış olsa da, üzerindeki bisiklet yaka bluzu mahvolmuştu. Dışarıda hava buz gibiydi ve ıslak bluzle eve gitmeye çalışsa rotasını hastaneye çevirmek zorunda kalırdı. Aynadaki halini gördüğünde hastalanmamak için Taehyung'dan giyecek bir şeyler ödünç almayı düşünüyordu.
Bae Ra, merdivenlerdeki adım seslerini duyduğunda kirlenen bandanasını zar zor temizlediği saçı yerine sağlam olan bileğine doladı. Kapıyı araladığında, Jungkook'un merdivende yankılanan sesiyle eve döndüğünü anladı.
Jungkook, Jimin'e söylenirken nemlenen saçlarını geriye attığında, odasının karşısındaki kapıdan çıkan kişiyle duraksadı. Aşağıda göremediğinde gittiğini düşünmüştü. Kızın üzerindeki bluzun omuz kısmı ıslanmış, açık rengi sebebiyle yapıştığı tenini belli etmişti. Saçı aşağıdakinin aksine temizlenmiş ve kaküllerini açık bırakmıştı. Jungkook, genç kızın bakışlarını umursamadan odasına doğru yöneldiğinde, Bae Ra da kendisine doğru bir adım attı.
"Bana üstüm için giyecek bir şey verebilir misin? Yıkayıp getiririm."
Aslında kızın niyetinde Jungkook'tan bir şey istemek yoktu fakat bir anda konuşmaya başlamıştı. Genç adam kafasını sallayıp odaya geçtiğinde, kızı çok bekletmeden elinde kalın bir kapşonlu ile çıktı. Bae Ra'ya uzatırken, "Sen odada giyinebilirsin," dedi. "Ben banyoyu kullanacağım."
"Tamam."
Bae Ra, Jungkook'un banyoya girmesinin ardından odaya geçerek kapıyı kapattı. Genellikle pastel renklerden oluşan eşyaları vardı, genç adamın. Duvarın beyaz olması odayı havadar gösterse de kapının hemen yanındaki çalışma masası ve duvara monte edilmiş kütüphane girişi basık göstermişti. Üzerlerinde çok fazla, küçük ve anlam veremediği eşya olmasına rağmen... sanki hepsinin yeri belliydi.
Aslında Jungkook'un odasına girmesine izin vereceğini düşünmemişti. Her zaman kendisine ait olanlar hususunda kıskanç bir çocuktu, paylaşamazdı. Bae Ra'nın maket takımıyla oynamak çok hoşuna gider ama kartondan yaptığı eve girdirmezdi. Hyunglarının bisikletini sürmek için onlara yalvarır, gerekirse bahçelerinden alıp kaçırırdı. Toplu oyunlarda ise arabasını evde bırakır, yanına almayı unutmuş gibi yapardı.
Bae Ra, üzerini değiştirirken aklına gelenlerle gülümsedi. Kendine bol gelen sweatin kollarını kıvırırken, yanık yere ayrıca dikkat etmesi gerekmişti. İşinin bittiğine emin olduğunda odadan çıkacakken giyinme dolabının üzerindeki birkaç detay dikkatini çekti. Ahşap dolabın üzerine gelişi güzel serpilmiş profesyonel çekim fotoğraflar ve karakalem çizimler vardı. Fotoğrafların hiçbirinde Jungkook yoktu, büyük ihtimalle o çekmişti.
