tamamlandı•
Gürültünün çirkinliği ne kadar tırmalarsa zihnini, sessizliğin uğursuzluğu da o kadar uyuşturur bedenini. Ortası yok ve geç bile kaldık.
Kurtlar ulumaya başladı.
Zamanı geldi.
Çalan davulları duyabiliyor musun?
...
çok zorlandığım (duyguları aktarma açısından) bir bölüm oldu, lütfen yorumlarla beni destekleyin, olur mu? her an 3k+lık bölümü silebilirim çünkü. 🥺 iyi okumalar ♥️
AKMU- how can i love the heartbreak, you're the one i love Sena Şener- her an gidebilirim (bu şarkılarla da artık :) ne çıkarsa bahtımıza :(
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
13 saat önce
''Beni çıldırtıyorsun.''
Genç kız, sokulduğu yerden kıpırdayıp başını yukarı kaldırarak genç adama baktı. Koridordaki hararetli başlayan öpüşme, beraberinde gelen sarılma ile söndüğünde ikili önce oturma odasındaki masayı toparlamış -hepsi içki kutularından ibaret olan masayı- daha sonra da biraz önce koltuk kavgası yapan onlar değilmiş gibi, şehrin ışıklarını izlemek için boydan boya camla kaplı pencerenin önündeki tekli koltuğa sıkışmışlardı. Bae Ra, duygu geçişlerinin sürekliliğinden yorulmuş bir şekilde Jungkook'un kollarının arasına sığındığında kapanmamak için direnen gözlerini kırpıştırdı.
''Kontrolümü kaybediyorum. İrademle savaşıyorum çoğu defa... hep senin yüzünden.''
Jungkook'un dudakları muzipçe kıvrıldı. Eli genç kızın sweatinin bel boşluğunda içeri girerek işaret parmağını sürttü. ''Sen bana neler yapıyorsun bir bilsen...''
''Ya! Aklın fikrin nerede?''
Bae Ra homurdanarak yaslandığı göğse yumruk yaptığı ellerinden birini hızla geçirdi. Son gücüyle geriye çekilip genç adama daha iyi bakmak istediğinde, belindeki kolların baskısıyla dengesini kaybeder gibi oldu. Alnı Jungkook'un çenesine hafifçe çarptığında gülerek dudaklarını temas ettiği tene, adem elmasının tam hizasına bastırdı.
''Burnumun dibine girip böyle cesur hareketler yapan senken, suçlu ben oluyorum...''
Jungkook ağzının içinde söylenerek genç kızın doğrulmasına yardımcı olduğunda, Bae Ra'nın tekrar aynı cümleyi kurduğunu fark etti. Genç kızın kaküllerini geriye atarak nemlenen alnını ortaya çıkarıp çarpan yere ufak bir öpücük kondurmadan edemedi.
Bae Ra gerçekten sarhoştu ama kendisini anlamıyordu. Bu gece sürekli genç kıza bakmak, öpmek ve ellerini teninde gezdirmek istiyordu. Nefesini duyacağı kadar yakınında olmak, ona korkusuzca dokunmak muhteşem bir şeydi.
Derin bir iç çekti, Jungkook.
''Benim aklım da fikrim de hep sende.''
Jungkook'un nefesi, genç kızın saç uçlarının kıpırdamasına neden olurken aslında kalbine olanlardan habersizdi. Bu sözleri ve konuşurkenki ses tonu Bae Ra'yı duraksatırken kendisine beklentiyle bakan gözlerle karşılaştı.
