| Enes |
"Hocam tuvalete gidebilir miyim?"
"Hayır, müdür kızıyor."
"Tuvalete gittiğimiz için mi?"
"Enes!"
"Sınıfa mı işeyeyim hocam?"
"Görünmeden git gel."
"Okulun en güzel hocası ya, şu asalete bak."
Gülerek bana bakıp sınıf defterini doldurmaya devam etti. Sınıftan çıkıp tuvalete doğru giderken merdivenleri çıkan Yasin'i görmüştüm.
"Şşht güzellik." dediğimde yürümeye devam etmişti. Koşarak yanına gidip elimi omzuna attım. Kafasını bana çevirmişti.
"Duymuyor musun oğlum?"
"Dalmışım."
"Yeni mi geliyorsun okula?"
Sırtındaki çantasından belli oluyordu zaten. Kafa sallamıştı. "Uyuyakalmışım."
"Geç mi yattın? Göz altların şişmiş."
Yine kafa sallamıştı.
"Bir şeyin mi var?" dedim. Ruh gibiydi. Bir kere bile gülmemişti. Çok fazla konuşmuyordu. Yasin yapmayacağı şeylerin hepsini yapıyordu.
"Yok." dedi. Söylerken sesi içine kaçmıştı.
"Anlat."
"Neyi?"
"Yasin?"
Gözlerini yere dikmişti. Bir şey de demiyordu.
"Enes, yok bir şey." Yüzünü kaldırıp bana baktı. "Tamam mı?"
Bir şey demeden kafa salladım. O sınıfına giderken ben de tuvalete doğru yürüdüm.
***
"Melih çıkmıyor mu sınıftan?" dedi Eren.
Oğuz kafa sallayıp "Sabahtan beri yatıyor. Bir şey de yemedi." dedi.
Hepimiz kantin bahçesindeki yerimizi almış yemeklerimizi yiyorduk. Doruk ve kızlar da bizimle oturuyordu. Eda, Mert ile takılıyordu yine.
"Melih'i almaya gidiyorum. Biri yardıma gelsin." dedi Burak. Sinan ayağa kalkarken Yasin'e baktım. Yavaş yavaş yemeğini yiyordu. Yavuz'un yanına da oturmamıştı. Yavuz da yemeğinden bir iki çatal alıp Yasin'e bakıp duruyordu. Ne oluyor oğlum?
Altı yedi dakika sonra Burak ve Sinan Melih'i kollarından tutarak getirmişlerdi. Daha doğrusu sürüklemişlerdi. "Ya bırakın istemiyorum."
Masanın önünde durduklarında Melih "Bırakın." demeye devam ediyordu. Bakışlarını bize çevirdiğinde hepimize bakıp Doruk'ta durmuştu. Kollarını Burak ve Sinan'dan kurtarıp dikleşerek üstünü düzelttikten sonra gülümseyerek Doruk'a bakarak konuştu.