| YASİN |
"Zevksiz ya ne giymiş."
"Nişana gelmiş sanki." dedi Eren. Balo gecesiydi ve Eren'le insanları eleştiriyorduk.
"Bak Melike'ye ne güzel olmuş." dedim. "Sade, şık." Kafa sallamıştı.
"Bir de Kübra'ya bak. Defileye mi çıkıyorsun, o ne?"
"O renk gitmemiş ona."
"Ona giden bir şey yok." dedim.
"Eleştirip durmayın herkes güzel giyinmiş işte." dedi Yavuz. Sen ne anlarsın ya? Zaten şu takımla karşımda durup beni zorluyorsun.
"Selamün aleyküüüm." diye bağırarak içeri giren Enes'in sesiyle herkes kapıya bakmıştı.
"Ooooo." Dilciler ve Enes'in diğer arkadaşları bağırıp alkışlarken güldüm. Enes gülerek yanımıza gelmişti.
"Sina gelmedi mi? Önden girmişti."
"Gelmedi." dedi Emre.
"Erayları görmüştür belki."
Kafa sallayıp arkada çalan müzikle yerinde dans ediyordu. "Okul da bitti be."
"Evet çok duygulanıyorum." dedi Eren. "Üzücü."
"Ne üzüleceğim be, bayram bugün." Enes ortada dans edenlerin yanına giderken Eray ve Ata gelmişti.
"Selam bebeklerim."
"Selam. Sina nerde?" dedim.
"Bilmem."
"Nereye gitti oğlum bu çocuk?"
"Arasanaza." dedi Yavuz. Yine mantıklı fikirler.
Ata, Sina'yı ararken bizimkilerin hepsi gelmişti.
"Oğuz ateş ediyorsun bebeğim."
"Thanks honey."
"Sina açmıyor." dedi Ata.
"Haydaaa." Emre ve Eren ortalığı karıştırma noktasında gidip gelirken Yavuz "Tuvalete falan gitmiştir, abartmayın." diyerek ortalığı sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bak ben panik yaparım." dedi Emre. "Ya kaçırıldıysa?"
"Ya bir yere düşüp bayıldıysa?"
"Ya bıçaklandıysa?"
"Ya vurulduysa?"
"Ya rehin alındıysa?"
"Ya zorla evlendirildiyse?"
"Ya Çin'e gittiyse?"
"Ya da tuvalet kağıdı bitmiştir?" deyip Emre ve Eren'in aptal fikirlerini kestim. Evlendirilmiş olamaz yani saçma. Olamaz. Olamaaaz. Yok artık olabilir mi?