Abim ve arkadaşları bahçede sohbet ederken biz de Simge'yle annemlerin yanında oturuyorduk. Annemlerin muhabbetine gülerken çatalı elimden düşürmüştüm. Önce üstüme sonra yere düşmüştü. Simge naptın amk bakışlarıyla çatalı yerden aldı ve peçete uzattı.
"Sağ ol."
Kafasını sallamıştı. Melih'in annesi teyze "Ben sana yenisini getireyim." deyip ayağa kalkmıştı. Onu oturtup "Ben alırım, zahmet etme." dedim. Önce baya ısrar etmişti ama annem "O alır kız otur sen." dediğinde ikna olmuştu. Giderken de elime bir tepsi çay bardağı doldurmuştu. Klasik.
Mutfağa gireceğim sırada içeride Melih ve Yasin'in olduğunu fark ettim. Özel bir şey konuşuyorlardır belki diye direkt girmek yerine biraz beklemiştim.
"Mal Enes ya." deyip gülüyorlardı. "Oğlum bu Eren'le Emre ne olacak ya?" dedi Melih. Yasin "Hiç sorma ya." demişti.
Kavga mı ettiler acaba?
"İmkansız aşk." dedi Yasin. "Yavuz'u imkansız görürdüm bir zamanlar. Sadece Yavuz'u ama. David Beckham bile imkanlıydı o zamanlar sjsjjaja."
"Sjsjjajsja."
"Ama bu durum benim de canımı sıkıyor Melihciğim... Emre kardeşi ve aşkı arasında kalıyor. Yani kardeş bu boru değil sonuçta. Eren de iki kardeşin arasında. Çok garip bir durum yani..."
"Emre'ye üzülüyorum. Çocuğun psikolojisi sikildi. Kardeşim sevdiğim çocukla çıksa benim de sikilirdi gerçi... Aysu'ya da üzülüyorum oğlum kızın bir şeyden haberi yok ya."
"Allah'ım duy sesimizi."
"Evet Allah'ım pls."
...?
. . . . ?
Nası' yani?
***
PSK 1,5
Eren: ayrıldı işte
Eren: hiçbir şey söylemedi
Enes:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
