Hala onunla inatlaşıyor olmama inanamıyordum. Şu süzme salak ile hakikaten inatlaşıyordum. Ayrıca tahmin ettiği gibi beni öptüğünde mahvolmadım. Gerizekalı öyle düşünsün diye öyle davranmıştım.
İğrenmiştim sadece dudaklarından. Sevgilime ihanet ettiğim içinde suçlu hissediyordum kendimi. Üvey babamın, onun babasını öldürmesinin suçu ben değildim. Bu yüzden umrumda değildi. Şu aptalı mı umursayacağım? Ha hayt! Güleyim bari.
"Benimle dalga geçmeyi kes seni süzme salak! Def ol odamdan!"diye bağırıp ittirmeye devam ettim.
O ise kollarını göğsünde kavuşturmuş, ayakta dikiliyordu. Yüzünü görmüyordum ama şu durumdan keyif aldığına dair bahse girebilirim.
"Dalga geçme deyip, süzme salak demesi?"dediğinde duraksadım. Cidden öyle mi demiştim ben? Evet.
Ah Tanrım! Beni yerin dibine sok! Şuan deve kuşu gibi kafamı toprağın altına sokmak istediğim doğrudur. Bu gerizekalıya taviz vermem benim zararıma.
"Her ne haltsa! Odamdan çık hödük!"dediğimde yavaşça önüne döndü. Bunu beklemediğim için, ve ittirdiğim için üzerine düştüm. Kollarımdan yakalamıştı beni. Yüzüm göğsüne geliyordu şuan.
Yutkunamadım.
Çünkü kokusu... Buna engel olacak kadar güzeldi. Lavanta gibi kokuyor olması bana hem annemi anımsatıyor, hemde bu kokuyu Jimin'e özel kılıyordu. Başımı döndürmüştü.
Kafamı kaldırdım ve yüzüne baktım. Sırıtarak bana bakıyordu. "Kalkmayı düşünüyor musun turunçgil?"dediğinde bütün düşüncelerim toz oldu ve hızla toparlandım. Boğazımı temizledim ve karşısında dikildim. Beni izliyordu.
"Aptal bir şekilde dönmeseydiniz, üzerinize düşmezdim. Benden hemen özür dileyin!"dedim kafamı yana çevirip kollarımı göğsümde birlletirerek.
Kaşlarını yukarıya kaldırdığını gördüm. Elini göğsüne vurdu hafifçe. "Ben özür dileyeceğim?"dedi ve hemen ardından beni gösterdi. "Senden hemde?"dediğinde kafamı hızla ona çevirdim ve mavilerime ona olan öfkemin rengini verdim.
"Evet? Bir sorun mu vardı?"dedim tek kaşımı kaldırarak. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi tek kaşını kaldırdı ve alaycı bir gülümseme takındı.
"Bir başhekimin, öğrencisinden özür dilediğini hiçbir hastanede görmedim?"dediğinde yutkundum.
Doğru ya... Görevim ellerimden alınıp ona verilmiştim. Hemde benim savunmamla! Hatta az önce onun adına da zıtlaşmıştık!
"Her insan hata yapar. Ah pardon! Siz bu kategoriye girmiyorsunuz değil mi?"dedim aşağılayıcı tavrımı esirgemeden.
Kaşlarını kaldırdı. Sonra hemen indirdi. Sinirlenmişti. Bunu zevkle izledim. Zafer kazanmış edasıyla gözlerini izledim.
"Bana hakaret edemezsiniz!"dediğinde cidden sesli bir şekilde kahkaha attım. Dudağımın kenarı acısada umursamadım.
"Az önce bana turunçgil diyen kimdi?"dediğimde tekrar sus pus oldu.
"Bayım odamdan derhal çıkar mısınız?"dediğimde anlık öfkesi ile odadan çıktı. Bir süre daha öylece arkasından baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓
FanfictionBeyaz, narkoz kokan hastane koridorunun tam ortasında. Sızım sızım sızlayan geçmişin iltihaplı yaraları inliyordu. Geçmişinin pranga vurduğu bileklerinde, kelepçeleri küf tutmuştu. Yosunların su ile seviştiği saklı bir kutuydu Park Jimin ve Hye S...