Gerçekten şuan inanamıyordum. Jimin karşımda oturmuş, bana gülümseyerek bakıyordu. Yutkundum. Üvey babam bana döndü.
"Benim neden haberim olmadı kızım?"dedi. Ona bakmadım. Aldırmadım bile. Jimin'in hemen yanına babası olduğunu düşündüğüm kişi oturdu ve babam ile konuşmaya başladılar. Daha doğrusu masadaki herkes, Jimin ve ben hariç konuşuyor, gülüyor ve gelen yemeklerinden yiyorlardı.
Jimin cebinden telefonunu çıkardı. Birşeyler yaptıktan sonra benim telefonum titredi.
Gözlerimi ondan ayırıp telefonuma baktığımda mesajın ondan olduğunu gördüm. İyi de benim numaramı nasıl buldu?
"Beni beklemiyordun değil mi?"
Yazdığı şey ile gözlerim kısılırken ona baktım. Alayla bana bakıyordu. Tek kaşını kaldırmış, benden bir cevap bekliyordu.
Afilli bir cevap için kafamı eğdim ve telefonuma yöneldim.
"Doğru, insan dışı varlıkları beklemiyordum."
Yazıp gönderdim. Hızla telefonuna baktı, okudu ve bana afallamışçasına baktı. Bende ona alayla tebessüm ederek karşılık verdim.
"Gereksiz konulara girmeyeceğim. Şu bahsine girdiğimiz acımasız ve kuralsız oyun vardı ya, heh. Sıra bende. Bu arada, babam ile baban aynı şirkette çalışıyormuş. Beni getirdi buraya. Sana meraklı olduğumdan değil yani."
Yazdığı şey sinirlerimi bozarken cevap yazdım.
"Bana meraklı olmamana sevindim. Senin gibi bir sarı çiyanın bana meraklı olmasını istemem doğrusu. Eh, hadi o zaman. Görelim oyununu."
Fazla mı iddalı olmuştum? Evet. Resmen gel beni vur dedim. Bana kafasını kaldırıp baktı. Tek kaşını 'emin misin?' dercesini kaldırdı. Gözlerim zaten onaylamıştı. O da kafasını salladı.
"Doğru zamanı bekle o halde, turunçgil."
Yazdı. Omuz silktim. Hoş, ne yapabilirdi ki en fazla?
Konuşmalar uzamıştı. Ve en sonunda oklar, Jimin ve bana döndü. Kaşlarım çatıldı.
"Vakit geldi. Hazır mısın?"
Diye mesaj yollayınca, "Her zaman." Yazdım ve yolladım. Telefonu cebine koydu.
"Başhekim Jimin? İşleriniz nasıl gidiyor, kızımın başhekimi olduğunu öğrendim. Şaşırdım doğrusu. Güzel bir tesadüf. O halde babası olarak soruyorum, nasıl gidiyor, işlerinde kötü bir durum var mı?"diye sordu babam.
Yalancı. Nasıl bu kadar alçalabiliyordu? Nasıl? İnsanların gözlerinin içine bakarak nasıl bu kadar rahat yalan söyleyebiliyordu?
Jimin dudaklarını ıslattı ve gözlerini benden ayırmadan konuşmaya başladı. "Aslında, o başhekimdi. Sonra işleri berbat olunca profesör onu görevinden alıp beni onun yerine koydu. Bende Hye Su'yu gözlemledim."dedi ve kafasını yana yatırıp bana bakarak konuşmaya devam etti.
"Hye Su, en başlarda çok iyi gidiyordu. Takdiri şayan biriydi. Ama sonra ne olduysa, bizim mükemmel kızımız, bir anda işleri alt üst etti. Bir hastayı onun yüzünden kaybettiğimizi sandık, ama şükür ki son müdaheleler ile kurtulmuş. Hye Su işleri berbat ediyor. Gerçekten çok kötü. Bence babası olarak onu eğitememişsiniz."dedi bana tehlikeli bir sakinlikle bakarken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓
FanfictionBeyaz, narkoz kokan hastane koridorunun tam ortasında. Sızım sızım sızlayan geçmişin iltihaplı yaraları inliyordu. Geçmişinin pranga vurduğu bileklerinde, kelepçeleri küf tutmuştu. Yosunların su ile seviştiği saklı bir kutuydu Park Jimin ve Hye S...