27. BÖLÜM

2.2K 148 61
                                    

Hani olur ya bazen. Öldüğünüzü sanırsınızda aslında ölmemişsinizdir. Sadece ölmek istemişsizdir. Olan herşeyden ebediyyen kaçmak için ölmek istemişizdir. Ya da bir rüya, bir kabus olmasını dilemişizdir. Halbuki bunlar gerçekler. Acıtır mı gerçekten bu gerçekler? Gerçek... Bir insanın iç güdülerini ele geçiren, kendi acısı ile bir kaşık suda boğan tek soyutluk.

Sevmek gerçekten acı veriyormuş be üstad. Kalbine giren o kuş, gerçekliğin suyu ile yoğurulup, yeri geldiğinde sana kullanan bir kuş. Ama öylesine tatlı ki, senden gelen zarar başım gözüm üstüne diyeceğiniz kadar tatlı. Gözlerine bakıp kaybolmak istediğinizde, sarıldığınızda kollarından çıkmak istemediğinizde, kokusunun üzerinizden gitmemesini istediğinizde, boyun girintisinde bir yuva kurmak istediğinizde, size iyi geldiğini düşündüğünüzde gelir çalar kapınızı aşk. Aşk acıdır. Tadını aldığında bırakamazsın, sana ne kadar acı verse de bırakamazsın. Bu bir sigara gibidir. Sana zarar getirdiğini bilsende, bağımlılık yapmıştır o sende. Bırakamazsın.

İşte böyle. Ben de Jimin'e karşı böyleyim. O gitti, ben de bittim. Unutmaya çalışmak için başka birinin kalbime zorla girmesine müsaade ettim.

Gek gör ki, tam bu anda Jimin karşımda. Gerçek mi bu? Şu kahvenin en güzel tonu olan adam, gerçek mi arkadaşlar?

Kafamı eğdim ve gözlerimi kırpıştırdım. İnanamıyordum! Sonra derin bir nefes aldım. Aslında parçalanıyordum. Çaktırmayın. Sadece gizliyorum.

Ona doğru yavaşça bir adım attım. Sonra fısıldadım. "Sarı çiyan?"diye. Bana durmuş, öylece bakıyordu.

Üzerinde lacivert şişme montu, içine giydiği beyaz, beyaz tişörtünün üzerinde heartless (kalpsiz) yazan tişörtü, altında dar siyah kotu, bot tarzında siyah spor ayakkabıları ile karşımdaydı. Dağılmıştı sarı saçları. Saçlarını rengi solmuş, gözleri şişmiş ve kılcal damarları belli oluyordu o gözlerde. Öyle yorgun bakıyordu ki... Teni bile solmuştu.

Neden? Neden bu kadar kötü bir durumdaydı?

Hoş, benim durumum da ondan iyiymiş gibi konuşuyorum ya orası ayrı bir ironi.

Bir adım daha attım. Gözlerim dolmuştu. Kafam yana eğik, turuncu saçlarım başımın iki yanından sarkıyordu.

"J-Jimin... Buradasın değil mi? Bu be-benim aklımın o-oyunu d-değil değil mi?"dedim titrek bir ses ile.

Cevap vermedi.

Jimin sadece gözlerime baktı. Uzun uzun izledi gözlerimi, bir bebek beşiğinin sallanışı gibi, gözlerimi seyre daldı.

Bir adım daha attım ürkekçe. Sonra ellerim titreyerek omuzlarına dokundu.

O gerçekti!

Hayal görmüyordum!

Yemin ederim, Jimin gerçek, capcanlı karşımda duruyordu!

Sonra bir hıçkırık döküldü dudaklarımdan. Bir göz yaşı ulaştı çeneme. Başım hala yana eğik, yüzünde geziniyor mavi gözlerim.

Onun da gözleri; sadece gözlerimdeydi.

Omuzlarından aşağı indi ellerim. Kaslı göğsünün üzerinde durdu. Önü açık olan montunun fermuarlarını tuttu parmaklarım. Sıkıca tuttu hemde... Sonra onu çekti ellerim. Bana yaklaştı. Konuşmadı, gözlerini de ayırmadı gözlerimden.

𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin