Arabama bindim. Anahtarı takıp çalıştıracağım sırada Jimin hastaneden çıktı. Yüzümde sinsi bir gülüş yer edinirken onu izlemeye başladım.
Bu tarafa baktı.
Lanet olsun!
Beni görmüştü. Yüzümdeki tebessümü silmeden ona baktım. En kararlı halim ile hemde. Bana bakınca duraksadı.
Sonra hızlı, sarsılmaz ve sert adımlar ile bana doğru yürüdü.
Hafiften bir korku sardı bedenimi.
Çünkü gözlerindeki öfke öyle parlaktı ki, zifiri karanlık bir mağaranın içine koysak gözlerini, orayı aydınlatırdı.Bana yaklaştı. Yaklaştı, yaklaştı.
Kapımın önünde durdu. Kapımı açtı ve bileğimden tutup beklemediğim bir şekilde beni arabadan indirdi. Sendelemiştim.
Anlaşıldı. Bu gece eve gidemeyecektim.
"Yavaş ol, hödük!"diye suratına çemkirdiğimde yüzünde zerre mimik oynamadı.
Pekâlâ. Korkuyorum.
Bu salağı hiç böyle görmemiştim. Şimdi bana karşı böyle görünce sanırım tam anlamıyla korkuyordum.
"Sen kimsin diye ben soruyorum şimdi. Sen kimsin lan? Ne diye beni herkesin içinde küçük düşürürsün? Bu ne dengesizlik!"diye yüzüme yüzüme bağırdığında kendimi topladım.
"Birincisi, bana bağıramazsın. İkincisi, üslubuna dikkat et. Biz bir oyun oynuyorduk değil mi? Kuralsız, ve acımasız bir oyun hemde. Bende kuralları çiğnedim. Tıpkı seni de çiğneyeceğim gibi. Bir sorun mu vardı sindirim sisteminizde?"dedim kaşlarımı alayla yukarı kaldırırken.
İyi gidiyordum.
"Bayansın diye sakin davranıp susuyordum. Ama unutmuşum kuralsız ve acımasız bir oyun olduğunu. Topu bana attın. Peki o halde. Karşılığı gelecek. Merak etme."dedi dişlerinin arasından.
"Senden gelecek karşılık olsa olsa bebek çıngırağı olur."dedim ve alayla güldüm.
"Bu kadar hafife almasan iyi edersin turunçgil. Sınırlarımı aşacağım bu oyunda, kazananın kim olduğunu öğrenince böyle gülebilecek misin merak ediyorum."dedi.
"Güleceğim. Kaybeden ben olmayacağım çünkü."dedim.
"Hastaneden belki attırabilirim seni. Böyle bir durumda da gülebilecek misin?"dedi üzerime eğilerek.
Gözlerim büyüdü. Hadi ama, blöf yapıyordu.
Bende ona yaklaştım ve burunlarımızın değeceği an durdum. Şuan o kadar yakındık ki, onun nefesini soluyordum."Hastaneden attırdığında benim duracağımı mı sanıyorsun? Eğer öyle düşünüyorsan, unut bunu. Hataların da boğmak istemem seni. Yaptığın aptallıkta boğmak isterim."dedim gözlerime ona olan nefretimi vurarak.
Aslına bakılırsa önceleri daha çok nefret ediyordum. Ama bu adam beni alt üst etti!
Dudağının kenarı yavaşça yukarı tırmandı. Alayla gözlerime baktı. Bana biraz daha yaklaşınca kalbim tekledi. Geri yaslandığım vakit, sırtım arabanın kapısına çarptı ve benim geriye gitmemi engelledi. Ama Jimin durmadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓
FanfictionBeyaz, narkoz kokan hastane koridorunun tam ortasında. Sızım sızım sızlayan geçmişin iltihaplı yaraları inliyordu. Geçmişinin pranga vurduğu bileklerinde, kelepçeleri küf tutmuştu. Yosunların su ile seviştiği saklı bir kutuydu Park Jimin ve Hye S...