38. BÖLÜM

1.9K 115 88
                                    

#Fake Love - BTS
#Heartbeat - BTS

Kalbim sanki avuçlarının arasında kanat çırpıyordu. Beni tekrar etkisi altına alıyordu ve ben bunu istemiyordum.

Doğruldu. Doğrulduğu an burnu, burnuma değdi. Gözlerim dudaklarına kaydı. Özlemiş miydim? Fazlasıyla hemde. Şimdi öpsem, aptallık mı etmiş olurum? Fazlasıyla. Ona dokunsam, gülümser değil mi? Evet. Gülümsemesini istiyor muyum? Her şeyden çok.

Elleri belimdeki yerini aldı. Bacaklarım onun iki yanına yerleşti ve kucağınada tam olarak oturma pozisyonu aldım. Hızlı hızlı nefes alıyordum ve o bana ölecek gibi bakıyor, yüzümü izliyordu. Siyah saçlı alnımı ziyaret ediyordu ve teni, tenime değmek için elinden geleni yapıyordu.

Önce tişörtümün altından elini ittirdi ve çıplak belime ulaştı. Titredim. Ürkekçe ve kesik kesik aralanan dudaklarım arasından nefes almaya başladım ve gözlerimi onun bakışlarından kurtarmak için kapattım. Oysa o hâlâ benim yüzümü izliyordu. Her bir köşesini, çok hafif kıvrılan dudaklarıyla izliyordu.

Baş parmağı ile belimin kavisini okşamaya başladığında dokunuşunun altında kalbim dört nala koşuyordu. Belime dokunduğu parmakları, orayı yakıyordu.

"Seni çok özledim."dedi fısıltıyla, nefesini dudaklarımın üzerine vererek. Beni tahrik ediyordu ve ben buna dayanamıyordum.

"Şuan aynı kelimeleri benim için söylemeni öylesine çok isterdim ki... Dudaklarını aralayıp, 'Sarı çiyan'ım' demeni o kadar çok isterdim ki. Bunun için her şeyimi verirdim. Anlayabiliyor musun, her şeyi."dedi üzerine basa basa.

Diğer eli yukarıya yükseldi ve boynumda durdu. Eli boynumu kavradı ve aynı şekilde baş parmağı ile boynumu okşamaya başladı. Burnunu burnuma sürttü.

"Bana hayır bile diyemiyorsun. Bunun farkındasın değil mi? Benden önceki Hye Su, bana tokat atardı. Ama şuan bana aşıksın. Bana her zaman aşıktın ve hâlâ deli divane aşıksın. Bunu dudaklarından duymayı ne kadar çok isterdim, biliyor musun?"diye fısıltıyla karışık ince ve kısık sesiyle konuşunca yutkundum.

Belimi ve boynumu -kulağımın altını- okşamaya devam ettiğinde bedenim kaskatı kesilmişti. Lavanta kokusu burnumu doldurunca da tamamen etkisi altına girmiştim.

Park Jimin'in feth ettiği topraklarımda yürüyordum.

Park Jimin etkisine girmiştim. Onun bana sunduğu cennete girmiştim.

Dudaklarının arasından derin bir nefes çekti. Sonra onu yavaşça yüzüme doğru verdi. Nefesi öyle güzek kokuyordu ki, lavantalı şeker gibiydi. Böyle bir şeker yoktu, bu şeker Jimin'in kendisine özel bir şekerdi. Bu dediğim şeker soyuttu. Benim hayallerimdeydi.

Kirpik uçlarım titredi. Sonra elimi onun belimdeki eline uzattım yavaşça. Hâlâ gözlerimi açmamıştım. Diğer elimle de boynumdaki eline uzattım ve kollarını tuttum. Gözlerimi açtım ve beni izleyen kahverengi gözleriyle çarpıştım.

Ellerini yavaşça kendimden uzaklaştırdım ve bacaklarının üstüne bırakıp ellerimi çektim. Başımı geriye çekmeden fısıldadım. "Git. Lütfen git."dediğimde başını iki yana salladı. Gerçekten çok sabırlıydı. İyi dayanmıştı şuan bana.

𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin