31. BÖLÜM

2.9K 146 85
                                    

Medya: Hye Su

Ruhumun son kırıntılarıydı. Yaşanmışlığın derin izlerini çeken şey, kalbimdi. Zihnim kalbime eşlik ediyor, beraber üzerime geliyorlardı. Kapana kısıldığımı hissettiğim nadir anlardan birini yaşıyordum. Göğüs kafesim pes eder gibi yavaşça inip kalkıyordu. Aldığım nefeslerin bana yetmemesi, çocukluğumda çalınan temiz ruhumdan kaynaklanıyordu. İçimde hâlâ çocuk olan Hye Su'yu kaybetmedim. Böyle bir şeye izin vermezdim. Jimin bana bu şekilde hitap ediyordu; kız çocuğu. Gerçekten yaralı bir kız çocuğuydum. Artık akli dengemi kaybettiğimi düşünüyordum. Bu kadar şeyi üst üste yaşamak, bana ağır gelmişti. Sırtımda taşıdığım yük tonlarca ağırlığındaydı. Kan ter içinde kalarak taşıdım. Yığıldım. Yığıldım kaldım. Ne kadar ağlasam geçmişimi düzeltemezdim. Evet, o acıları küçük yaşımdan beri çeken bendim. Sizin tanık olduğunuz sahneler sadece ben izin verdiğim kadarı ile sınırlanıyor. İstesem size kendimi açmazdım, aşkımı paylaşmazdım. Öylesine kör bir düğümün içine düşmüştüm ki, çözülmesi; imkansızdı.

İmkansızı yaşadım. Ama şunu öğrendim; Zoru hemen yaparız, imkansız zaman alır.

Benim imkansızımın zamanı asırlardı. Asırlar boyunca imkansızımı çözmeye çalışmış gibi hissediyordum. Artık tükeniyordum.

Ruhumun kırıldığını, artık yorulduğumu hissediyordum.

Tükenişimi okuyorsunuz. İyi okuyun.

Gözlerimi açtığımda bomboş bir odadaydım. Sadece üzerinde yattığım bir yatak vardı. Karşımda ise bir tablo. Tablonun üzerinde, died yazıyor. Ölü demek. Burukça tebessüm ediyorum. Sonra yataktan çıkıp çıplak ayaklarım, sütyenli kalan üzerim ile yürümeye başlıyorum. Karşımda duran kahverengi kapıyı açtığımda, görmek istemediğim bir manzarayı görüyorum.

Jimin'in boynundan geçen halat, oyulan gözleri, bembeyaz olan teni, delik deşik olmuş vücudu ile karşımda asılı duruyordu.

Büyük bir çığlık attım.

Evde bir ses yankılandı.

"Sen bittiğin an ben başlayacağım."

Tekrar bir çığlık atarak gözlerimden boşalan yaşları elimin tersi ile sildim ve ellerimi direkt Jimin'in buz kesen bedeninin üzerinde gezdirdim. Hem ağlıyordum, hem de fısıldıyordum. "Uyan gerizekalı sarı çiyan!"

Gözlerinin oyulduğunu göz kapaklarının çöküşünden anlıyorum. Sonra iki elimi yanağına koyuyorum. Anlıyorum ki teni buz. Hızla elimi nabzına götürüyorum.

Jimin'in nabzı atmıyordu.

Büyük bir feryat ile bağırıyorum. Öyle bir bağırıyorum ki, bulunduğum odanın camları kırılıyor. "Jimin!!"

Sonra güçsüzce yere çöküyorum.

"Bunun intikamını alacağım! Sana bunu yapanların intikamını alacağım sevgilim!"

Gözlerimi açtığımda nefes nefese kaldığımı anlıyorum. Hemen etrafıma bakıyorum. Aynı oda, aynı yer.

Aynı şeyi yapıp yataktan iniyorum ve kapıyı açıyorum. Karşımda Jimin. Bu kez yüzü simsiyah, kalbinin tam üstünde bir bıçak. Üzerindeki beyaz tişörtü kırmızı rengine bürünmüştü.

𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin