Koskoca alemde bir sana vuruldum ya, Tanrı benim de belamı versin. Gerçi benim belamda sensin ya, orası ayrı bir mesele.
Hastaneden geliyorduk. Artık yeni bir işe başlamıştım. Taehyung ve Jungkook'la bu gün ile beraber tam 2 haftadır beraberdik. Ayrıca onlara yaşadığım her şeyi anlatmıştım ve o kadar iyi arkadaştık ki, her şeye bedeldiler. Fakat Jimin... Onu bu iki hafta boyunca bir kez bile unutmamıştım. Gülüşümde, bakışımda, sesimde, tenimde, zihnimde, kalbimde, o vardı. Saçlarımın arasına sinen özlem duygusu beni yakıp kavuruyordu.
Fakat hemen sonra düşünüyordum. Bana sadece o gün değil, ondan önceki duş alma olayından sonra da soğuk davranıyordu.Ayrıca sebepsiz yere!
Bunları düşününce öylesine öfkeleniyordum ki. Taehyung ve Jungkook'a ondan bahsettiğimde ikisinden de gözleri doluyordu. Sebebini sorduğumda ise, "Çok güzel seviyorsun."diyorlardı.
"Hye Su!"diye bağırdı Jungkook mutfaktan tabağına az önce yaptığım yemeği doldururken. Bu sanırım onun 4. Tabağıydı.
Telefonumdan başımı kaldırdım ve ona baktım. "Efendim Kook?"dediğimde masaya oturmuş yemeğe gömülmüştü.
"Bo yomok çok gozol olmoş!"dediğinde göz devirdim. "Ağzındakini bitir."dediğimde Taehyung odasından çıktı ve mutfağa girip çöp stick alıp Jungkook'un tabağına gömüldü. Bir tane ağzına aldı ve gözlerini yumup yavaş yavaş yemeye başladı.
Onları gülümseyerek izlediğimde Taehyung lokmasını yuttu ve konuştu. "Sen ne yaptın kızım? Kilo almak istemiyorum!"dediğinde kıkırdadım. O sırada Jungkook ayağa kalktı ve tabağını kucağına alıp Taehyung'a sırtını döndü.
"Git kendine başka tabak al! Benimkine göz dikme!"diye bağırdığında Taehyung Jungkook'a boş boş bakmakla yetindi.
Sonra kendisi başka bir tabağına yemeğini koydu ve masaya oturup sakince yemeye başladı. "Senin tabağına kalmadım aptal."dediğinde Jungkook ona sertçe bakıp ağzındaki lokmayı yutup Taehyung'un karşısına oturdu.
"Sensin aptal. Uzaylı!"diye bağırdığında Taehyung başını tehlikeli bir sakinlikte kaldırdı ve Jungkook'a baktı.
"Sana kaç defa diyeceğim bana uzaylı deme diye?"dediğinde Jungkook güldü. "İnsanlara olduğu gibi hitap ediyorum işte. Ne var bunda?"dediğinde ben karnımı tutmuş sessiz bir şekilde gülmeye çalışıyordum.
"Jungkook."dedi Taehyung uyaran bir sesle.
"Taehyung?"diye onu tekrar etti Jungkook.
"Avanak ya. Sen kendi tipine bak fare. Dişlerin aynı fare gibi."dediğinde Jungkook'un suratı düştü. Sonra bana baktı ve konuştu. "Kıskanıyor beni Hye Su. Kendinde böyle baby face yüz olmadığı için sözde bana laf atıyor."dediğinde başımı salladım.
"Anlıyorum."dedim kıkırtılarım arasından. Taehyung bana döndü. "Söyle o avanağa, baby face yüzüne işemesinler."dediğinde gözlerim büyüdü. Jungkook bitirdiği tabağını tezgaha koymak için ayağa kalktı ve tezgaha kalçasını yaslayıp kollarını göğsünde birleştirdi.
"Söyle o, uzaylıya kıçından atmasın."dediğinde Taehyung gözlerini sinirle yumdu.
"Sen hiçbir şey söyleme Hye Su'cum."dedi ve önüne dönüp tabağıyla ilgilendi. O sırada Jungkook ona bakıp ağızıyla onu taklit ediyordu sessizce. Benden ufak bir gülüş daha kaçtı. Sonra koltuğuma biraz daha yerleşip telefonuma bakmaya devam ettim. Bunu bana Jungkook ve Taehyung almıştı. Parasını ödeyeceğimi söylediğimdeyse ikiside karşı çıkmış, hediyleri olarak kabul etmem gerektiğini söylemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓
FanfictionBeyaz, narkoz kokan hastane koridorunun tam ortasında. Sızım sızım sızlayan geçmişin iltihaplı yaraları inliyordu. Geçmişinin pranga vurduğu bileklerinde, kelepçeleri küf tutmuştu. Yosunların su ile seviştiği saklı bir kutuydu Park Jimin ve Hye S...