37. BÖLÜM

1.8K 113 79
                                    

#Suga, Jin, Jungkook - So Far Away

Nöbetimin sonuna gelmiş, Tae'nin beni almak için getirdiği arabaya binmiştim. Kafam o kadar doluydu ki, ve bu doluluğun, %90'ı Jimin'ime aitti. Ruhumun kabuk bağlamaz, ısrarla kanayan o yaraya aitti. Kalbimin her gece inleyerek onu istediği Jimin'ime aitti.

Geriye kalan yüzde onluk durum ise işim, ve şu kısacık zamanda edindiğim canlarım, Taehyung ve Jungkook'a aitti. Onlar hakkında kafamı kurcalayan bazı şeyler vardı, ama göz ardı edilecek kadar küçük görüyordum.

Başımı koltuğun başlığına yasladım ve gözlerimi kapattım. Tae hemen yanımda oturuyordu.
Bana kısa bir süreliğine baktı ve gözleri tekrar yolu buldu.

"Ne oldu Hye Su? Canın sıkkın gibi?"dediğinde gözlerimi açtım ve oflayarak ona baktım. "Yorgunum biraz."dediğimde güldü. "Ben buna nedense pek inanmıyorum."dediğinde omuz silktim.

"Anla işte Tae..."dediğimde cümlemin sonuna doğru kısılan sesim çaresizliğin imzasıydı soluğumda. Aldığım her bir solukta ruhuma ilmek ilmek işlenen Jimin varken, gülmek, mutlu olmak bana haram gibi geliyordu. Bir yerlerde o yaşıyordu, ve ben onu hissediyordum. Çok kısa bir birlikteliğimiz olsa da, önceden ona bağlandığım için birlikteliğin benim kitabımda pek de bir yeri yoktu açıkçası.

"Jimin, Jimin, Jimin... Sarı saçlı çocuk. Hala unutmaya mı çalışıyorsun?"dediğinde gözlerim ona kaydı. Bana bakıyordu.

Gözleri tekrar yolu bulduğunda gülümsedim ve başımı göğsüme doğru eğerek parmaklarımla oynamaya başladım. "Onu düşünmemek... Sevgime hakaret olurdu."dediğimde bana baktığını hissettim.

"Hye Su... Yapma. Kendine acı veriyorsun."dediğinde tekrar omuz silktim. "Varsın acı olsun Tae. Ondan gelen acı, onun bende açtığı yaraya merhem oluyor. Biliyor musun? Onu özledim."dediğimde iç sesim her zaman ki gibi yine bana kızdı.
'O sana başka bir kişi olarak görünüp, seni o an mahvettiğinde onu terk etmiştin. Seni üzdü o! Kalbini kırdı! Onu nasıl özleyebiliyorsun?' diye bana kızdığında kaşlarım çatıldı.

"Elimde değil."dediğimde Tae bana baktı. "Elinde olmayan ne?"dediğinde bunu sesli söylemiş olmam beni şaşırttı ve kafamı kaldırmamı sağladı.

"Yok, sana demedim."dediğimde güldü. "Arabada bizden başka biri olduğunu yeni öğreniyorum. Vay canına!"diyerek güldüğünde güldüm. Ama bu çok kısa sürdü. Çünkü Jimin'in geçmişten gelen sesi kulağıma doldu bir ninni gibi.

"Hye Su, odanda bizden başka birisi var."

Bunu o gün, o hastanede söylediğinde içimde peydah olan o korku, şuan damarlarımdaki kana karışarak adrenalimi arttırmıştı. Başımı cama çevirdim.

Neden gözlerim doluyordu? Onu bu kadar çok sevmek haksızlık! O beni o gün o kadar şaşırtmıştı ki, onu terk etmekte haklıydım! Ondan ayrılmakta haklıydım!

Ama şimdi gelse, çıksa karşıma, "Seni deli gibi seviyorum. Beni affet ve tekrar benim ol!"dese, onu affetmezdim. Çünkü içimde yatan o deli gurur buna izin vermezdi. Kalbim kanlı göz yaşlarında boğulsa bile gururum onu susturur, ve onu affetmeme izin vermezdi.

Sessizleşmiştim ve Tae buna alışıktı. Bu yüzden konuşmadı. Eve vardığımızda ben sakince içeri girdim. İçeride bağıra bağıra telefonla konuşan Jungkook beni gülümsetti. Ama cümlenin içinde adım geçtiği an... O an gülüşüm durdu, dudaklarım aralandı ve onu dinledim.

𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin