25. BÖLÜM

2.4K 142 79
                                    

Medya: Hye Su

Öyle bir andı ki sevdiğimin sesini duymak. Telefondan da olsa, onun sesini duyabiliyordum. Bu iyi bir şeydi. Konuşmamız kötü başlasa da, güzel bitiyordu. Ta ki, Chin-Mae'nin arkadan bağırmadan önce.

Jimin telefonda durdu bir süre. Hemen sonra öfke ile konuştu. "Evde biri mi var? Az önce duyduğum ses erkek sesi miydi? Evde benden başka biri mi var? O eve benden başka bir erkek mi girdi? Sen eve ben gittikten hemen sonra erkek mi aldın? Onunla aynı ortamda mısın? Aynı oksijeni mi soluyorsun? Havadaki oksijenin yüzde kaçını soluyorsunuz? O yanındaki şahsiyet kim? Kokusunu aldın mı? Benden başka birine bunu yaptın mı?"diye ardı ardına tonla soru sorunca bir an düşündüm. Acaba senden başka birine yaptım deyip Jisoo'yu öpüşünün intikamını alabilir miydim? Kıyamıyorum ama o bana kıydı. Bende bunu deneyeceğim.

"Yaptım desem ne olacak?"dediğimde Chin-Mae yanıma geldi. "Ha, hala telefonla konuştuğunu bilmiyordum, özür dilerim,"dedi ve uzaklaştı.

Jimin derin bir nefes aldı ve konuştu. "Yaptın yani?"dedi. "Öyle bir şey demedim gerizekalı,"dedim ve göz devirdim.

"Hye Su, yanında kim var?"dedi sert bir şekilde. Yutkundum. Sesi öylesine sert gelmişti ki, sanki şuan beni öldürecekmiş gibi hissediyordum. "Chin-Mae var."dedim sessizce.

"Şu, rıhıtısız ıtmıyım diyen adam mı?"diyerek taklidini yaptı. "Evet, ama düşündüğün gibi değil. Onu dövmüşler, mahvolmuş bir halde buraya geldi. Çünkü bulunduğu yere en yakın ev benim evimmiş,"dedim hızlıca durumu izah ederek.

"Hep öyle olur zaten. Sonra sen de iç sesinin uyarısını dinlemedin, eve aldın, hatta iyileşene kadar bende kal dedin, hatta az önce beraber yemek yapıyordunuz. Öyle değil mi?"diyerek tüm düşüncelerimi kulaklarıma haykırdı.

"Öyle, ama gidecek."dediğimde alay ile güldü. "Gidemez."dedi.

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Adamın bana karşı yanlış bir tutumu yok? Sen hemen gitmeyeceğine kanaat getiriyorsun? Nasıl bu kadar eminsin?"dedim biraz sert bir ses ile.

Sinir ve öfke ile konuştu. "O adamın gözlerinde ne olduğunu göremeyecek kadar temizsin! Sana baktıkça eridiğini göremeyecek kadar salaksın!"dediği an kaşlarımı çattım ve ayağa kalktım. Bedenim karıncalanmaya, altıncı hislerim Jimin'in iyi şeyler söylemeyeceğini fısıldıyordu.

"N-nasıl yani? Ne diyorsun sen? Ne demeye çalışıyorsun açık konuşur musun?"dedim ciddi bir ses ile.

"Sana aşık diyorum!"diye bağırdığı an kilitlendim.

Sevdiğim adamdan, beni başka birinin sevdiğini duymak acı vericiydi. İçimde soğuk rüzgarların esmesinin sebebiydi. Tuzlu su olan göz yaşlarımın dolma sebebiydi. Sevdiğim adam, bana başkasının beni sevdiğini söyledi. Hah, daha önce başka bir kızı sevdiğini de bana itiraf etmemiş miydi? Neden acıdı ki bu kadar canım?

"N-ne?"dedim ve hemen silkelendim.

"Gerizekalı! Daha yeni tanışıyorum onunla! Bana hiç bir yakınlığı olmadı!"diye haykırdım.

Güldü. Çok... Çok kuru bir gülüştü. Sanki gülüşünün içinde, "ne kadar salaksın" diyordu.

"Emin misin? Elini elinin üzerine bile de mi koymadı? Gözlerine mest ile bakmadı mı? Kokunu uzaktan uzaktan koklamadı mı? Senin için erimedi mi? O adam sana baktıkça eriyor. Sana kapılmış. Kaptırdın kendini,"dedi. Konuşmasının sonuna doğru sesi kısılmıştı.

𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin