Gözlerimi yumdum. Ve tekrar yalvardım. Evet, yalvarıyordum.
"Yapma Jimin... Lütfen..."diye fısıldadığımda nefesini dudaklarımda hissediyordum.
"Gözlerini aç."dedi sakince.
"Aç ve gerçeğin ile yüzleş. Korkma. Çünkü Hye Su asla yenilmez."dediğinde şaşırdım. Şimdi beni teselli mi ediyordu? Yoksa bana güç mü veriyordu? Ya da beni tanımamı mı istiyordu?
Gözlerimi araladım.
Kahveleri ile mavilerim çarpıştı.
"Hye Su. Gururunu ezdiremezsin değil mi?"dedi.
Başımı salladım. Sonra dudağının kenarı kıvrıldı. Gözlerine bakınca onu gördüm. Göz bebeklerinin içine bir taht kurmuş olan şeytanı gördüm.
Kafasını yana eğdi.
"Seni mahvetmek istiyorum. Bana duyduğun nefreti felakete çevirmek istiyorum. Seni tamamen benim yıkılan duvarım yapmak istiyorum. Seni mahvetmek istiyorum."dediğinde gözlerim doldu. Beni sıkıca tutuyordu. Kaçamıyordum.
Korkuyordum.
Mahvolmaktan korkmuyorum. Çünkü zaten ben mahvolmuşum.
Ben Jimin'in beni mahvetmesinden korkuyorum.
"Bunu yapamazsın. Bu kadar kolay olmamalı!"diye delice başımı salladım. Gözlerimden boşalan yaşlar durdurak bilmiyordu.
Kafasını salladı, sağa, sola. Sonra yana eğdi. O kadar şeytani bakıyordu ki...
"Hayır kız çocuğu. Çok kolay. Bunu yaparken zorlanacağımı, ya da sana acıyacağımı mı sanıyorsun? Asla. Çünkü sen acınacak biri değilsin." Son cümlesinde ne ima ettiğini anlamadım. Ama önce dedikleri kalbime bir ok gibi saplandı.
"Jimin... Bırak beni lütfen... Bana bunu yapma!"dedim hıçkırarak.
"Hayır küçüğüm. Bunu yapacağım ve seni mahvedeceğim. Bana duyduğun nefretin intikamını alacağım. Üvey babanın, babamı öldürüşünün intikamını senden alacağım."dediğinde şok oldum. Babam Jimin'in babasını mı öldürmüştü?
Yapar ama o. Manyağın teki.
Jimin, onun üvey bir varlık olduğunu biliyor. Ama neden yapıyor?Yüzüme daha da yaklaştığında hıçkırdım. Deli gibi ağlıyordum. Mahvetmesini istemiyorum! Bu kadarına dayanabileceğimi sanmıyorum!
"Jimin! Tanrı senin belanı versin! Nefret ediyorum senden! Asla mahvolmayacağım! Sırf sana inat!"dedim gözlerim kapalı bağırarak.
"Üzgünüm. İntikam soğuk yenen bir yemektir."dediğinde sıcak dudaklarını dudağımda hissedince karnımdan yukarıya doğru sıcak ve yakıcı bir sıvı bedenimi kontrol altına aldı.
Ellerim kucağımda cansızca duruyordu. Ve Jimin beni olabildiğince yavaş öpüyordu. Bu beni delirtiyordu.
Beni öperken bile ağlıyordum. Sesim çıkmıyordu, gözlerimden sessiz yaşlar akıyordu sadece.
Tıpkı yıllardır içimde can çekişen sessiz çığlıklarım gibi...Dudakları öyle bir baskı kurmuştu ki dudaklarımda... Bu berbattı. Ona karşı hiç birşey hissetmezken beni duygusal bir şey ile kontrol altına alması çok acı vericiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓
FanfictionBeyaz, narkoz kokan hastane koridorunun tam ortasında. Sızım sızım sızlayan geçmişin iltihaplı yaraları inliyordu. Geçmişinin pranga vurduğu bileklerinde, kelepçeleri küf tutmuştu. Yosunların su ile seviştiği saklı bir kutuydu Park Jimin ve Hye S...