"Bunların hangisi şimdi? Ben anlamadım?"dedim elimdeki boya kutularına bakarken.
Jimin elinde havlusuyla saçlarını kurulayarak yanıma geldi. Belinden aşağı siyah bir havlu bağlamıştı ve üzeri çıplaktı. Elindeki siyah havluyla yarı siyah, yarı sarı saçlarını kurulamaya başladı.
Dudaklarımı yalayıp vücudunda gözlerimi gezdirdim cesurca. Jimin bir gözünü kısmış, elimdeki kutulara bakıyordu, "Sol elindeki olacak,"dediğinde ben muzip bir tebessümle gözlerine baktım ve tek kaşımı kaldırdım. "Şuan gerçekten boyayı düşündüğümü mü sanıyorsun?"dediğimde ilk başta anlamamıştı, ama anladıktan sonra kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi.
"Hım, ne düşünüyorsun?"diye üzerime gelince iyice gülümsedim. "Biliyorsun. Hemde çok iyi,"dediğimde tek kaşını kaldırdı gülümseyerek. "Cidden hangi ara bu kadar cesur oldun?"
"Ben hep cesurdum. Sadece göstermiyordum,"dediğimde Jimin yutkundu ve ademelması hareket etti. Gözlerim oraya kaydığında karnıma ufak bir sızı girdi. Dudaklarımı yaladım ve, "Gülme şöyle,"dediğim sırada dolgun dudakları kıvrılmıştı. Gözleri kısılmıştı ve yüzünden aşağı akan minik damlalar, çıplak bedenine iniyordu. Bu benim başımı döndürüyordu.
"O zaman sende bu kadar güzel olma,"dediğinde dudaklarım aralandı ve gülümsedim. Ona doğru bir adım atarken elimdeki boya kutularını arkamdaki koltuğa attım ve Jimin'e doğru yürümeye başladım.
"Cık, cık, cık Jimin. Ben güzel değilim. Sadece senin bakışların güzel,"dediğimde elimi çıplak ve nemli olan omuzlarına koydum ve tam önünde durdum.
Fazla mı cesurdum?
Jimin saçlarını kurulamayı bırakmış, havluyu boynuna asmıştı. Saçları dağılmıştı ve bu benim deli olduğum şeydi. Dağınık saçlarının arasına parmaklarımı daldırsam, aşkımla bir girdap oluşturabilir miydim?
Jimin kaşlarını kaldırdı ve muzip gülüşünü asla sakınmadı benden. "Doğru. Sadece bana güzel ol, Su. Sadece bana. Anlıyor musun? Bencilim. Gözlerinin sadece ama sadece bana bakmasını isteyecek kadar bencilim. Aldığın nefeslerin sadece benim yanımda olmasını isteyecek kadar bencilim. O yüzden, sadece bana güzel ol, benim güzel kızım,"dediğinde gözlerimi kapatmıştım. Sıcak nefesini tenimde hissettikçe mayhoşlaşıyordum.
Kollarım omzularından gerisine kaydı, boynuna dolandı. Alnım burnuna denk geliyordu. Burnunu alnımda, nefesini ise dudaklarımda hissedebiliyordum. Çıplak teni, tişörtüme değiyordu.
"Ama sen fazla bencilsin, oğlum,"dedim derinden bir sesle. Ellerini saç diplerimde hissettiğimde, küçük parmaklarına saçlarımı doladığını yeni idrak ediyordum.
Hiç beklemediğim bir anda parmaklarına doladığı saçlarımı aşağı çekti ve geriye doğru eğilmemi sağladı. O da benim üzerime eğildi. Burnunu boğazıma değdirdi ve kokumu içine çekti.
Dengemi kaybeder gibi olduğumda elini belime koydu ve gözlerini gözlerime dikti, "Ama sadece senin için bencilim. Bu güzel bir şey değil mi, turunçgil?"dediğinde başımı eğmek istedim, ama çenem başına değdiğinde dudaklarını çenemde hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐥𝐛𝐢𝐦𝐢𝐧 𝐃𝐨𝐤𝐭𝐨𝐫𝐮 ❆ 𝑃𝐽𝑀✓
FanfictionBeyaz, narkoz kokan hastane koridorunun tam ortasında. Sızım sızım sızlayan geçmişin iltihaplı yaraları inliyordu. Geçmişinin pranga vurduğu bileklerinde, kelepçeleri küf tutmuştu. Yosunların su ile seviştiği saklı bir kutuydu Park Jimin ve Hye S...