-LUCY-
"Benden bunu yapmamı isteyemezsin," dedim öfkeyle odada volta atarken.
Geldiğimiz yer, boş evlerden biriydi ve haliyle harap haldeki evde neredeyse hiçbir eşya yoktu. Bomboştu. Tıpkı şu an bana bakmakta olan Cody'nin gözlerini anımsatırcasına.
Bana tek kaşını kaldırıp bakarken olduğum yerde duraksayıp volta atmayı kestim. Onun yerine öfkeyle ellerimi kirli saçlarımdan geçirirken o an uzaklaşıp evin buz gibi suyuyla duş almak ve rahatlamak istedim. Zira, onun vahşi ifadesine bakmaktansa donarak duş almayı tercih ederdim.
Birkaç dakika önce, bir zamanlar en yakın arkadaşım olan Darcy'yi arayarak tehlikeye atılmasını sağlamış olduğum telefonu yere fırlattığımda bana bakmayı sürdürmüştü. Ta ki aramıza kedi gibi sokulan sessizliği bozana kadar.
"Sana muhtaç değilim," dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. "Canımın yanması da umurumda değil."
Eskimiş tahta zeminden doğrulduğunda insanüstü bir hızla birkaç adımla yanıma yaklaştı, kirli bir bezle sarılmış bileğimi kavradı. Tabii buna hazırlıksız olduğumdan acıyla inlememe neden olamadım.
"O çektiğin acılar hiçbir şeydi," dedi Cody, bir eliyle çenemden tutup kaldırdığında. "Eğer beni bulmasaydın acıların katlanılamaz bir hal alacaktı, sürekli halüsinasyonlar görmeye başlayacaktın. En sonunda da dayanamayıp acılarını sonlandırmak için kendini öldürmek isteyecektin."
Kömür rengindeki gözleriyle beni öldürmek istercesine incelerken ben de dudaklarımı büküp kaşlarımı çatarak ona baktım. Söyledikleri, birkaç saate kadar çekmekte olduğum acıları ve içimdeki dönmek bilmeyen yangınları hatırlatsa da bunları düşünmek istemedim. Özellikle bağımlı olduğum gerçeğinden uzak durmaya çalışıyordum fakat bazı gerçeklerden kaçılamazdı. Sonucu ağır da olsa.
"Umurumda değil."
"O zaman neden senden beslenmeme engel olmadın?" diye sordu resmen meydan okuyarak. "Madem umurunda değil, bana engel olmaya çalışırdın. Ama olmadın ve şu an yanımdasın."
"Çünkü yapabileceklerinden korkuyorum."
Evet, bunu itiraf edebilmiştim. Zira, onun isteklerini kabul etmezsem beni öylece bırakmayacağını biliyordum. Mutlaka beni zorlayacak bir şey yapacaktı. Ne de olsa o artık eski Cody değildi. Ondan bana acı verecek her şeyi beklerdim.
"Sana zarar vermem," deyip saçımı kulağımın arkasına ittiğinde deli gibi atmaya başlayan kalbimi duymuş olacak ki elini tam oraya götürdü ve parmağını tüy gibi bir hafiflikle orada sürtmeye başladı.
"Darcy'yi neden istiyorsunuz?" diye sordum, dikkatimin dağılmasını engelleyerek. İçimde baş kaldıran asi Endorfini hissedebiliyordum. Vücudumun, ona böyle kolayca tepki göstermesinin nedeniyse bu nefret ettiğim hormonlardı.
Chris'in silüeti gözlerimin önünde belirdiğinde kısa süreli bir özlem duygusu kendini gösterdiğinde bu eskisi kadar uzun sürmedi.
Bana neler oluyordu? Neden sürekli bu kadar yanlış şeyler yapıyor, yanlış hissediyordum?
"İstiyorsunuz?" diye tekrarladı şaşkınca. "Onlar umurumda değil. Ben öğreneceklerim için istiyorum. Darcy'ye zarar vermeyeceğim."
"Ondan hoşlanıyorsun," dedim sorgular gibi. Böyle deyince kalbimin olduğu noktada durmuş ve aynı zamanda bileğimdeki diğer eli de aynı anda durmuştu. Yüzü gerilmeye başlarken her an bir şey yapacakmış gibi korkuyla beklemeye koyuldum. Fakat sonradan değişen ve umursamaz yüz ifadesi karşısında korkumun yersiz olduğuna karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)
ФэнтезиYeni hali profilimde yayımda, oradan okumanız daha iyi olur :) *Profesör gittiğinde tekrardan dönüp arkadaşlarıma baktım; hepsi farklı ırktan, farklı millettendi. Her ne kadar Fersina bunların tümünü yok etmiş olsa da... Fakat bunların hiçbirinin ön...