Şarkı; Adele, Hello-DARCY-
Mavi gözleri tekrardan rüyamda görmüştüm.
Rüya yine aynıydı; karmaşık, karmaşık, karmaşık...
Ama bu sefer yenileri de eklenmişti sanki. Ve ben yine hatırlayamadığım bir sürü şey varmış gibi hissediyordum.
Okul bugün epey kalabalıktı. Herkes gruplar hâlinde takılıyordu. Bazıları yeni gelenleri inceliyor, bazıları yoldan geçmekte olan alt sınıflara aşağılayıcı sözler söylüyordu. Bu durum ister istemez benim sinirimi bozuyordu. Evet, biz doğuştan burjuva sınıfındandık, hiçbir şeyimiz eksik edilmemişti ama yine de onları anlıyordum. Özellikle o aç ve susuz çocukları düşündükçe içim kara bulutlarla kaplanıyordu.
"Merhaba."
Tanıdık, düzgün ses tonunun sahibi olan erkeksi sesi duyduğumda başımı arkaya çevirirken okyanus mavisi gözleriyle karşılaştım.
İlk başta daha açık, buz mavisi gözleri yerine okyanus mavisi gözleri görmem beni afallatmıştı. Ama beni uyaran iç sesimden biliyordum ki afallamamın tek nedeni gözleri değildi. Dağınık koyu renk saçları, ne çok ince ne de çok kalın olan kaşlarıyla, hafif ince sayılan ve kırmızıya dönük olan dudaklarıyla, üzerine giydiği ve dirseklerine kadar kıvırdığı açık mavi gömleğiyle, siyah kot pantolonuyla oldukça sade ve bir o kadar da güzeldi.
"Merhaba," dedim ben de, onunla ilgili bazı görüntüler zihnime dolmaya başladığında. Ama zihnime dolan görüntüler bozuktu, yarım yarımdı. Ve ben hatırlamaya çalıştıkça bu görüntülerin bana kattığı sadece baş ağrısı oluyordu.
"İyi misin?" diye sordu, yüzüne yansıyan güneşten dolayı gözlerini kısarken. "Dalgın görünüyorsun."
Üzerimde yarattığı tuhaf ve çözemediğim tesiri unutmaya çalışırken onun ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu fark etmiştim. Ama onun hakkındaki düşüncelerim yavaş yavaş başka bir noktaya kaymaya başlamıştı.
Gözlerinin renginin ilk gördüğüm günden farklı olmasının nedeni neydi? Ya da ben mi yanlış görmüştüm?
"İyiyim," dedim, gözlerimi kısarak. "Sadece dolaşıyordum."
Ellerini pantolonunun cebine yerleştirirken benimle beraber karşımızdaki çocuklara baktı. Ardından dört bölüme ayrılmış okul binasına doğru döndü. Ben de bakışlarımı ona doğru çevirirken ifadesinden bana bir şeyler söylemek üzere olduğunu anlamıştım.
Yoksa... Şüphe içimi fare gibi kemirmeye başlarken gözleri gözlerime çevrildi ve kalbimin panikten hızla çarpmasına neden oldu.
O da diğerleri gibi kraliçeyle olan benzerliğimi fark etmiş miydi? Bunun için mi yanıma gelmişti? Bana bununla ilgili suçlamalarda mı bulunacaktı? Ya da işi dalgaya mı vuracaktı? Sonra dudaklarının arasından dökülen cümleyle şüphe, âdeta damarlarımda yayılmaya başladı.
"Sana bir şey söylemek istiyordum."
"Evet?" dedim çabucak. Biliyordum ki panikleyip geç cevap verirsem işler daha da kötüleşecekti. O yüzden sadece içimden kendimi diyeceği şeylere hazırlamaya çalıştım.
"Aslında bu biraz hassas bir konu. Yani demek istediğim... Okulda anlatacağım türden şeyler değil." Cümlesi bitirip, kalbimin gittikçe çılgınlaşan ritmini duymuş gibi baktığında aşırı heyecan yüklenmesinden dolayı bayılmamak için kendimi kastım. "Ashley ve Anya ile tanıştığını duydum. Üçümüz de uygun bir zamanda seninle bir konu hakkında konuşmak istiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)
FantasyYeni hali profilimde yayımda, oradan okumanız daha iyi olur :) *Profesör gittiğinde tekrardan dönüp arkadaşlarıma baktım; hepsi farklı ırktan, farklı millettendi. Her ne kadar Fersina bunların tümünü yok etmiş olsa da... Fakat bunların hiçbirinin ön...