GİZEMLİ KİŞİ

147 18 3
                                    

"GİZEMLİ KİŞİ"

Adam, sarayın koridorlarında dolaşıyordu.

Sonunda buradaydı ve şimdi onun odasına açılan, büyük pencerelerle kaplı geniş koridorlarda ilerlerken temkinli adım sesleri sessizliği böldüğünden dikkatleri çekecek gibi görünüyordu. Gerçekten etrafında birileri olsaydı dikkat çekerdi de zaten ama görünürde kimse yoktu.

Sanki özel olarak ayarlanmış gibi...

Bir bakıma öyle sayılırdı aslında. Uzun zamandır bu anı bekliyordu. Onun karşısına çıkacağı anı. Hem de bir yuvası haline gelen sarayın kanatları altındayken... Buraya gelebilmek için ve onun karşısına çıkabilmek için o kadar çok çaba göstermişti ki şimdi gösterdiği tüm çabaların karşılığını alıyordu. Çünkü adam, başarıya ulaşırken o yolda ter dökmesi ve emek harcaması gerektiğini biliyordu.

Gözlerini alan ışıklar, bulunduğu katı becerebildiği kadar aydınlatırken gri kapının önünde durdu ve arkasına bakındı. Bulunduğu yerdeki kameralar devre dışıydı. Gerçi etrafına bakınsa bile üzerindeki mavili morlu muhafız üniformasıyla o kadar da dikkat çekmiyordu.

Gülümser gibi oldu.

Üniformayı o vermişti.

Bu düşüncenin dikkatini dağıtmasına fırsat vermeden hızlıca panelden şifreyi girdi, kapı zorluk çıkarmadan tıslayarak açıldı ve kendini vakit kaybetmeden içeriye attı.

İçeriye girdiği anda ardına kadar açık olan pencereden yansıyan güneş ışıkları ve temiz hava burnuna çarptı ve baştan ayağa değerli eşyalarla dekore edilmiş büyük odayı inceledi. Tam solunda yatağının olduğu kısım bulunuyordu.

Krem rengi duvarlar boş sayılmayacak derecede doluydu. Odaya girdiği anda baktığı her yerde sanatın tek kelimeyle büyük odaya sığdırılmış olduğu gördü. Öyle ki duvarlara sabitlenen yağlı boya tabloları bir yana kenarlarda yer alan heykeller bile vardı. Tabii birde en kuytu kısımda yer alan, kendi büyük kütüphanesi dışında küçük kitaplığı...

Burası onun küçük kütüphanesiydi. Burası, onun okuduğu kitaplarla doluydu. Burası, okuduğu kitaplara ve altını çizdiği cümlelere bakarak onun ruhunu tanıyabileceği bir yerdi. Ama adam zaten onu yeteri kadar tanıyordu. Çünkü tanımasına yetecek kadar birlikte epey vakit geçirmişlerdi.

Elini herhangi bir kitaba atsa, bu roman kitabı olsun, tarih kitabı olsun, kişisel gelişim kitabı olsun hepsinde altını çizdiği yerler olduğunu, altını çizdiği yerlerin yanında o görüşe katılıp katılmadığını kısaca açıkladığını görebilirdi.

Adam rafların arasında ilerlerken hem beklediği kişinin gelmesini bekleyene kadar vakit öldürmek için hem de birkaç şey daha öğrenebilmek için kitapları pür dikkatle incelemeye koyuldu. Kitapların yoğun kokuları bile neredeyse antika olduklarını bağırıyordu. Ama asıl dikkatini çeken, kitapların daha çok özgürlüğe dair kitaplar olmasıydı.

Sesli bir şekilde gülmesine engel olamadı.

Aptal, dedi içinden. Var olan düzeni değiştirebileceğini düşünüyor.

Birisi, gülüşünü duymuş gibi kapı birden açıldı ve kulağa müzik gibi gelen tanıdık sesi duydu.

"Neye gülüyorsun?"

Ah, kadının sesi bile onun hakkındaki söylentileri haklı çıkarırdı. Boşuna güzelliği dillerde değildi. Zira sadece sesi bile, hayatında duyduğu en güzel sese sahip olabilirdi.

MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin