7. PRENSES

2.6K 178 40
                                    

Şarkı; Aaron Lansing, Naive Spin

-DARCY-

O kayıp prenses sensin...

Yatağımda bacaklarımı karnıma çekmiş bir şekilde oturmuş, düşünceler denizinde boğuluyordum. O günden beri neredeyse bir hafta geçmişti ve ben okulu bırak, dışarıya bile çıkmamıştım. Bazı günler evde yapmadığım iş kalmazken bazı günler yataktan kalkmıyordum. Bugün de o günlerden biriydi. Ve böyle günlerde genellikle, daha fazla düşünmemek için erkenden yatardım. Daha doğrusu uyumaya çalışırdım diyelim. Zira yatakta sağa sola dönmekten ve acı içinde kıvranmaktan uykuya dalmam işkenceli bir hale geliyordu. Düşüncelerim sivri, küçük iğnelere benziyordu. Öyle ki her seferinde zihnime saplanıveriyordu.

Ben kimdim?

İşte kendime en çok sorduğum, zihnimi meşgul eden soru buydu. Aynı zamanda ebeveynlerimi de olduğundan fazla merak eder olmuştum.

Onları özlüyor muydum? Aslına bakılacak olursa görmediğim birilerinin özlemini çekmem tuhaf kaçacaktı. Oysa bu aileydi. Ama ben daha çok aileyle olmanın hissini merak ediyordum. Özellikle çevremde ailesiyle olan birilerini gördüğümde artıyordu bu hissim.

Ama şimdi her şey tepetaklak olmuştu.

Ailemin kim olduğunu her ne kadar kabullenmek istemesem de biliyordum. Kendimi bildim bileli onları medyada görmüştüm. Kraliçenin kalabalık tarafından nasıl hakarete uğradığını, kralın halkın içinde nasıl konuşma yaptığını... Hepsine medyadaki videolar sayesinde şahit olmuştum. Şimdiyse onların ailem olduğunu öğreniyordum. Boğazımda takılı kalan kelimeler bunu dillendirmeme izin vermiyordu.

Neredeyse kendimi bildim bileli kulaktan kulağa dolanan bir laf vardı: Prenses ölmüş olabilir miydi? Ya da bir yerde esir tutulmuş olabilir miydi? Asıl ilginç olanı ise prensesin burjuva sınıfına mensup bir ailenin yanında olabileceği söylentisiydi. Açıkçası bu tuhaftı çünkü burjuva sınıfından kim böyle bir şey yapardı ki? Tabii herhangi bir çıkar amacı gütmediği sürece. Üstelik alt sınıfa göre durumları bir hayli iyiydi.

Tüm bunların hepsini ezberden biliyordum. Çünkü kraliçeye olan benzerliğim tüm bunları unutmamı sağlamıyordu.

Korkuyordum.

Yaşamımın birden değişmesinden, saraya gitmekten, birçok şeyle yüzleşmekten...

Ben saraya ait olamazdım, yapamazdım. Canımdan çok değer verdiğim büyükannemden ayrılmak istemiyordum. İkimizin de birbirimizden başka hiç kimsesi yoktu ki.

Eğer onların söyledikleri doğruysa büyükanneme ne yaparlardı? Daha da önemlisi büyükannemin prenses olduğumu öğrendiğinde tepkisi ne olurdu? Gerçekleri gördüğünde benden korkar mıydı, iğrenir miydi? Diğer insanlar gibi benden kaçmaya çalışır ve güvenliğe teslim eder miydi?

Yanaklarımdan usulca akan gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve hıçkırıklarım duyulmasın diye kendimi kastım. Özellikle de büyükannemin gelip benim için endişelenmesini istemiyordum. Neler olduğunu sorarsa hiçbir şey açıklayamazdım. Nasıl açıklayabilirdim ki? İnsanlar Mavilerden bu kadar nefret ederken...

Ya öğrendiğinde beni evden kovarsa ve bir daha yüzüme bile bakmazsa? Korkuyla iç çektim. Hayatımdaki tek kişi oydu ve ister istemez onu kaybedecek olmamdan korkuyordum. Tabii birde Lucy ve Cody de vardı. Üçünün de gitmesi hayatımı sadece cehenneme çevirirdi.

Her şey olup bittiğinde koskoca Fersina'nın yönetimi... Düşüncesi bile korkunçtu.

O gün bana kan içirdiklerinde o kanın tadının nasıl lezzetli geldiğini hatırladım. Bir hafta boyunca o tat damağımdaydı. Nasıl unutabilirdim ki? Bunun üzerine gözyaşlarım şiddetini arttırmıştı. Bunu düşünmem bile tüm inkârlarımı boşa çıkarıyordu.

MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin