Eurielle, Hate me
Evgeny Grinko, Faulkner's Sleep
İyi okumalar!
-DARCY-
Beklenen an bugün müydü?
Kendimi tıpkı bir film sahnesinin en can alıcı yerinde, bir kitap sayfasının gerilim dolu dakikalarından birindeymişim gibi hissediyordum. Her şey film sahnesinin ilerleyişinde ve sayfaların birbiri ardına devam edişinde belli olacaktı.
Oysa biz ne bir film sahnesindeydik ne de bir kitap sayfasındaydık. Kaosun içindeydik. Güçsüz düşersek hem özgürlüğümüzden hem de umudumuzdan olacaktık.
En önemlisi de umudumuzdan.
Umut.
Ve aşk.
Daniel'ın tüm yasakları hiçe sayarak dudaklarıma dokunan dudakları... Ve benim ona çekilişim, onu bırakmak istemiyormuşum gibi bir elimle kolunu kavrayışım...
Kasları gerildi, inildedi ve dudakları sadece anlık olarak dudaklarımdan ayrıldı. Diğer elimle ensesinden tutmaya devam ederken dudaklarımız yeniden birbirlerine dokundu. Ve ben, kazağının ellerimin arasında yırtılmasını sağlayacak kadar sıktığımı fark ettim.
Beni sevdiğini söylemişti.
Daniel beni sevdiğini söylemişti.
Hislerinin farkındaydım. İkimiz de hislerimizden her zaman haberdardık ama ilk defa bugün, kalabalığın içinde beni sevdiğini dile getirmişti.
Beni öpüşü bile o kadar duygu yüklüydü ki tıpkı diğer öpüşmelerimiz gibi kalbime dokunmuştu. Dudaklarımız birbirinden ayrılıp da gözlerim aralandığında onun da gece mavisi gözlerindeki ifadeyi gördüm. Birkaç saniye önce kolunu sımsıkı kavrayan elim yüzüne doğru ilerlemiş, uzamaya başlayan kirli sakalına dokunmuştu.
Sonra onu bir silah sesi takip etti.
Andre, Abel'ın kolunu sımsıkı kavramış, dudaklarına sinsi bir gülüş yerleştirmişti. Elimde yakut olduğu için Abel'ın afallamış suratını çok net bir şekilde görebiliyordum. Küllü sarı saçları, Anya'nın dağınık saçlarını andırırcasına her bir yana dalgalar halinde dağılmıştı. Üzerinde ilk defa temiz diyebileceğim V yaka bir tişört ve zayıf bacaklarına bol gelen bir pantolon vardı. Mavi gözlerindeki ifade amacını hiçbir şekilde belli etmediğinden nasıl hareket edeceğini de çözemiyorduk. Afallamış yüz ifadesinin yerini umursamazlık alırken saçlarını savurdu, kolunu çekti ama Andre'nin parmakları, Abel'ın ince kolunu kerpeten gibi sarmıştı.
"Nereye gittiğini sanıyorsun, sarı şey?"
Andre'nin imalı konuşması çevremizi bir tabaka gibi kuşattı. Abel bozuntuya vermedi ve bir katilin yüzündeki tehlike dolu ifadeyi andıracak şekilde sırıttı. Ama nasıl başardıysa tehlikeli görünüşünün altında küçük bir çocuğunun yüzünde görebileceğim ifadeyi de görebiliyordum.
Andre'yi bir anda öyle bir ittirdi ki Andre'nin kırılan kemiklerinin sesini duyacağımı sandım.
Andre, arkasında kalan duvara çarptı, dudaklarından anlık olarak acı dolu bir inilti döküldü ve diğer muhafızlar onun yanına giderken Abel önünden geçen birini kendisine çekti, saniyeler içinde dişlerini yırtıcı bir hayvan gibi boynuna geçirdi. Esmer muhafızın acı dolu çığlığı, diğerlerinin de oraya dikkat kesilmesine neden oldu. Aynı anda Abel'a yaklaşan diğer muhafızın da acı dolu çığlığını duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)
FantasyYeni hali profilimde yayımda, oradan okumanız daha iyi olur :) *Profesör gittiğinde tekrardan dönüp arkadaşlarıma baktım; hepsi farklı ırktan, farklı millettendi. Her ne kadar Fersina bunların tümünü yok etmiş olsa da... Fakat bunların hiçbirinin ön...