Şarkı; Christina Perri, The Words
-DARCY-
İki gün...
Teorilerimizin ve planlarımızın açıklığa kavuşulacağı gün gelip çatmıştı. Öyle ki iki gündür bu anı beklemiş, geçen iki gün bana iki hafta gibi gelmişti.
Daniel'ın teorilerinden sonra doğru düzgün düşünebilmek ve diğerlerine açabilmek için kendimize iki gün belirlemiştik. Ve o gün, bugündü. Artık harekete geçme vaktiydi. Üstelik kendimi hiç olmadığım kadar güçle dolmuş hissederken.
Daniel'la birlikte son derslerden sonra hızlı ve kalabalığın içinde dikkat çekmeyecek şekilde diğerlerinin yanına gitmek için dışarıya çıkmıştık. Belli bir süre boyunca sessizce yürümüş, o süre boyunca da tek kelime etmemiştik. Daniel'ın okyanus mavisi gözleri düşünceliydi ve hâlâ aynı konu üzerinde düşündüğüne bahse girebilirdim. Ama yine de onunla konuşmak için kendimi yiyip bitirsem de tek kelime edememiştim.
Etrafta hiçbir öğrencinin olmadığına dair kanaat getirdiğimde artık can sıkıcı olmaya başlayan sessizliği bozmak için ona döndüm ve kendimi konuşabilmek için zorladım.
"Ejder'in yardım edeceğinden emin misin?" diye sordum ona. Güneşten dolayı kıstığı mavi gözleriyle bir süre yüzümü incelemiş, ardından ellerini pantolonunun cebine koyarak çimenlere odaklanmıştı.
"Ashley düşüncelerini okumuş. Bildiği bir şeyler var ve şunu söylemeliyim ki bize yardım etmek zorunda. Bunu bize borçlu."
Daniel tekrardan sessizliğine döndüğünde Ashley'in öğrendiği şeyin ne olduğunu soracak olduysam da soramamıştım. Zaten arkadaşlarımın seslerini duymaya başlayınca geldiğimizi anlamış ve sormamayı tercih etmiştim.
Başka bir zaman, diye hatırlattım kendime.
Hedef noktaya geldiğimizde ona bakmayı kesmiş, diğerlerine odaklanmıştım. Bahçede, herkese en uzak noktadaydık. Arkadaşlarım, kare şeklinde konumlandırılmış banklara oturmuşlar, bizi gördüklerindeyse suspus olmuşlardı.
Chris ve Ashley sağ tarafta kalan bankta, Anya karşılarındaki bankta, Karan ise Ashley ve Chris'in yanındaki bankta oturuyordu. Bizi fark ettiğindeyse gülümsemiş ve el işaretiyle bizi çağırmıştı.
"Darcy, şuna bir bak!" dedi Karan, kocaman bir gülümsemeyle yanıma geldiğinde. Daniel'sa pür dikkat bizi izliyordu. Ama sonradan tekrar Karan'a dönmüştüm.
"Ne oldu?" diye sordum, ilginç denecek kadar heyecanlı ifadesini incelerken. Tamam, Karan her zaman enerjik bir insandı ama açıkçası bu seferki daha farklı gibiydi. Ayrıca güçlerini bulduğundan beri de içi içine sığmıyor gibiydi.
"Bak!"
Ellerini iyice açarak ağaca doğru uzatmıştı. Ve ağaç, sanki büyük bir fırtınaya tutulmuş gibi kuvvetle sallanmıştı. Üstelik iri gövdesine rağmen. Onun çevresindeki ağaçlarsa sakin bir şekilde beklemeye devam ediyordu. Karan sadece ona odaklanmıştı.
"Vay canına," diye şaşkınlık nidası döküldü dudaklarımın arasından. Sonra Daniel'ın da şaşkınlığını gizlemeye gerek duymadığı bir ifadeyle ona baktığını görmüştüm. Diğerleri de film seyreder gibi Karan'ın güçlerini sergilemesini izliyorlardı.
"Bu hiçbir şey. Bir de şuna bak!" dedi ve iyice açtığı uzun parmaklarını içe doğru büktü. Dudakları kıpırdandı ve tam o sırada ağacın sağ tarafında kalan dal önce hafifçe kıpırdandı ve sonra doğaüstü bir şekilde içe doğru büküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)
FantasiYeni hali profilimde yayımda, oradan okumanız daha iyi olur :) *Profesör gittiğinde tekrardan dönüp arkadaşlarıma baktım; hepsi farklı ırktan, farklı millettendi. Her ne kadar Fersina bunların tümünü yok etmiş olsa da... Fakat bunların hiçbirinin ön...