Şarkılar;
Billie Eilish, Six Feet Under
Christina Aguilera, You Lost Me
Evgeny Grinko, Field (:d)
****
-ANYA-
Benim kızım çok iyi yerlere gelecek...
Babamın kalın, tok sesi zihnimde yankılanmaya devam ettiğinde vücudumun irkildiğini hissettim. Sonra görüntüsünü de görünce bu hissim daha da büyüdü.
Yine bir yolculuğa çıkmıştım. Yolculuk ise geçmişeydi.
Geçmişime...
Sekiz yaşındaydım. Daha küçük sayılacak bir yaştaydım. Mevsimlerden sonbahardı ve yine günlerden Şenlik Günü'ydü. Babamın en sevdiği günlerden birinde...
Sonbahar mevsiminde olsak bile, gece vakti olmasına rağmen saçlarımın nemlendiğini ve ensemden akan terleri hissedebiliyordum. Babam yanımdaydı. Annem de yiyecek almak için yanımızdan uzaklaşmıştı. Babam konuşmak için bu anı bekliyormuş gibi omzuma dokunmuştu.
Küçüktüm. O an tek istediğim, kalabalığın arasından uzaklaşmak, hatta direkt evime, odama dönmekti. Belki de babamın aldığı kitapları okur, bitirirdim. Belki de sadece film izler, yazı yazardım.
İnsanlar eğleniyordu, ben eğlenmiyordum. İnsanlar dans ediyordu, ben dans etmiyordum. İnsanlar birbirleriyle konuşuyorlardı, ben konuşmuyorum. Tek yaptığım, oldukça görkemli bir şekilde süslenmiş sarayı izlemekti.
Tıpkı göğsünü şişirmiş, dimdik bakışlarla bakmakta olan bir insana benziyordu. İnsanın bakışlarındaki kibir, sarayda da vardı ve halkı kibirle izliyordu. Özellikle de bir köşede duran alt tabakadan insanları.
Çocuklar, arta kalan tatlıları gözlerinde feneri andıran parıltılarla yerken büyükler çocukların başlarındaydı. Onları korumak ister gibi duruyorlardı.
Sonra dönüp elit kesime bakmıştım; hayattaki tek amaçları eğlenceydi, ündü, başarıydı. Neredeyse çoğu bulduklarıyla yetinmiyor, hep daha fazlasını istiyordu.
Ama zaten bu kural gibi bir şey değil miydi? İnsan varlığı tadınca hep daha fazlasını isterdi. Çünkü bu doğalarında vardı.
Daha küçük yaşımda insanları kitap kitap gibi okumaya başlamıştım. O yüzdenden de karşımdakinin ne olduğunu çözdüğüm için onlardan hep uzak durmuş, kapılarımı kapatmıştım.
"Bak," dedi babam, kalabalığın arasında en görkemli kişilerden birini işaret ederken. "Prens orada."
Merakla babamın gösterdiği yere bakarken Prens Aaron'u birkaç kızın arasında dans ederken görmüştüm. Benden birkaç yaş büyüktü. Ama şimdiden çoğu kişinin dikkatini çekeceği şekilde yakışıklıydı. Yaşına göre uzun boyluydu, iri yeşil gözlere, açık kahverengi dalgalı saçlara sahipti ve kızlar şimdiden çevresinde dolanmaya başlamıştı. Aaron da bundan memnun gibi görünüyordu. Zaten çapkın biriydi, küçük yaşına rağmen.
"Kızlar şimdiden etrafında pervane olmuş," demişti babam gülerek. Ben de ne ima ettiğini çözmeye çalışıyordum. Ta ki babam asıl amacını söyleyene kadar. "Sen yapabilir misin?"
"Neyi?" diye sormuştum merakla. Babam mavi gözlerini kısarak prense bakmıştı.
"Çok yakında kral olacak," demişti ve önümde diz çökerek mavi gözlerini benim gözlerimle buluşturmuştu. "Bir prensin dikkatini çekebilir misin?"
![](https://img.wattpad.com/cover/139346186-288-k420830.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ : Prensesin Sırrı (Tamamlandı)
FantasyYeni hali profilimde yayımda, oradan okumanız daha iyi olur :) *Profesör gittiğinde tekrardan dönüp arkadaşlarıma baktım; hepsi farklı ırktan, farklı millettendi. Her ne kadar Fersina bunların tümünü yok etmiş olsa da... Fakat bunların hiçbirinin ön...