Zytse123 ve mervegull316 arkadaşlarıma çok tskler. Hem destekleri hemde attığı mesajlar çok güzeldi iyi okumalar arkadaşlar.....
İnsan yüreğinin küçücük olduğunu söylerler ilk doğduğunda. Zamanla büyüyüp kocaman olurmuş ve o insanlara koca yürekli derlermiş. Sevgiyle, merhametle büyürmüş küçük yürek, sevdiği ve sevildiginde. İlk tattığı anne baba sevgisi olurmuş ki ben hiç anlamadım. Ben doğarken ölmüş anacağım, kırsal bir köydeki bir çok kadının kaderini paylaşmış. Babam elinde yeni doğmuş bir bebekle kalakalmış kimsesiz. Varlıklı biri olmadığından bir küçük kulübe dört dönümlük arazisi hariç birşeyi yokmuş. Ektiği buğday ancak kışı çıkarabilecek kadarmış. Köylü evlen demiş babama nasıl bakarsın yoksa hem işe hem bebeğe deyince ne yapsın zavallim tamam demiş. Bir çocuğuyla dul kalmış üvey annemle evlenmiş. Kocaman yüreği küçüldükçe küçülen babamın bırak bana vermeyi kendine bile yetmeyen bir sevgi kalmış içinde.
Benim yüreğimde büyüyemedi,küçücük olan yüreğim dün gece bir de kırılmıştı. Poyraz beyin dudaklarından dökülen isim yüreğimi parçalamıştı. Sevda. Kimdi bu kadın acaba? Neden yanında değildi? Neden Poyraz beyim ismi söylerken bu kadar yanmıştı? Bırakmışmıydı onu yoksa? Kör olduğu icin miydi? Bütün bu sorular bütün gece uyutmamıştı beni. Ama tuhaf bir şekilde kızgın veya üzgün değildim. Onunda kalbi kırılmış biri yüreğini küçültmek için üzmüştü, ortak bir derdimiz vardı artık. Benim kalbimi o, onun kalbini başka bir kadın kırmıştı. Hem Poyraz beyimi seviyor olsaydı burada yanında olurdu. Gözlerine ışık olur hiç gülmeyen yüzünü güldürürdü.
Sorular birbirini kovalıyor cevaplar olmayınca daha da çoğalarak büyüyorlardı. Bu güne kadar hiç Poyraz beyin nasıl kaza yaptığını düşünmemiştim. Yada neden hiç buraya gelmediğini. Okumak istediği için gitti demişlerdi ama okumak kötü birşey degildi ki neden bu kadar kızmışlardı birbirlerine. Büyük hanım Poyraz beyi gözünden sakınıyor, bir dediğini iki etmiyor ne olmustu da gitmesine ve bunca zaman gelmemesine izin vermişti. Bu soruları soralabileceğim bir kaç kişi vardı bu konakta ama nerede bende o cesaret.
Gül' ün beni sevmediğini buraya geldiğim ilk günden beri biliyordum. Ama bu gece olanlar içinde bana karşı biriktirdiği nefretide göstermişti. Gül bencildi, kendinden başkasını düşünmeyen, gözü yüksekte olan bir kızdı. Çoğu zaman gelin hanımın bile bu konağa yakışmadığını kendinin ondan daha çok hanım olduğunu söylerdi. Tabi Emine ana da boş durmaz ayağındaki terliği kafasına fırlatır saçma saçma konuşup başımıza iş açma diye kızardı. Ben neden hiç fesatlık etmiyordum o zaman. Neden ona bu konakta gözü olduğunu veya daha da ileri gidip Alpaslan bey de gözü olduğunu söylememiştim. Söyleyemezdim. Çünkü günahtır, insanı karalamak çok kolayken atılan çamuru temizlemek çok zordur. Gül bu gece bana büyük bir çamur atmıştı, Kazım abi gibi bir adamla birlikte olduğumu söylüyordu. Günaha girmek ne kadar kolaydı böyle, ben onu gözümle görsem inanmazdım. Allahım sen hayra yor bu geceyi, sen her şeyi gören ve bilensin diyerek sabaha karşı gözlerimi ancak kapamıştım.
Gözlerimi açtığım da Gül yatağın da değildi çok mu geç kalmıştım. Emine ana beni gebertecek şimdi çünkü Gül bile uyandıysa Ben çok geç kalmıştım. Alelacele üzerini giyinip odadan paldır küldür çıkarken çarptığım kişiyi görmemiştim. Düşmekten son anda onun kolumu tutmasıyla kurtulduğum anda yüzünü görünce ürpermiştim.
Kazım abi..
Gözlerinde sinsi bir bakış ve her zaman ki gibi akşamdan kalma sarhoştu. Kendimi toparlayıp kolumu çektiğimde öyle sıkı tuttu ki kolum acıdı. Ben bu musibetten nasıl kurtulacağım derdindeyken beni izleyen gözlerden habersizdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHRA*TAMAMLANDI*
Historical FictionHem öksüz hem yetim bir kızın kör gözlerde aradığı umutsuz aşkın hikâyesi.