*26*

10.3K 428 8
                                    

gizemynt öncelikle sana hoşgeldin aramıza diyor ve yeni bölümü begenilerinize sunuyorum.......:)


Kasıklarıma vuran acı, kalbime vuran acının yanında hafif kalıyordu. Sanki karnımdaki bebek bile babasına yaptığım haksızlığın hesabını soruyordu. Gözlerimden yağmur gibi dökülen yaşlar hesapsız inandığım dedikoduların eseriydi. Yani ben Gül'ün söylediği iki kelime için mi hayatımı mahvetmiştim?. Yani ben çocuğumun piç damgası yemesine doğru bile olmayan bir söylenti için mi katlanmıştım? Ağrılarımın şiddetlenmesi Gulfem anamın da korkmasına sebep oluyordu ama elimde değildi. Kendime kahretmek, hatalarıma kahretmekten başka birşey gelmiyordu artık elimden.

"Kızım ne oluyor sana, ben ne yapacağım şimdi Allahım yardım et, Allahım sen yol göster" diyerek kendini kapıya atan Gulfem anam "yardım edin Allah aşkına yardım edin kimse yok mu?" diye bağırmaya başladı. Çok değil bir süre sonra Ayşe ile beraber tekrar içeri gelen Gulfem anam gözyaşları arasında beni gösterdi.

"yardım et,kuzuma sancısı var ne olur yardım edin kızım" diyerek Ayşe'ye yalvarıyordu.

"Zehra dayan ablacım ben hemen bir koşu gidip Hanife teyzeyi getirecem. Sen sakin ol tamam mı" diyerek aceleyle gitti. Belimden kasıklarıma vuran ağrı, daha da dayanılmaz bir hâl almıştı. Gulfem anamın elleri saçlarımda durmadan beni teselli etmeye çalışıyordu. Ama ben elimde kalan son şey olan bebeğimide kaybetmek istemiyordum.

Bir süre sonra kapıda dikilen ve şaşkın bakışlarını üzerimde hissettiğim Kazım' ı gördüm. Gözleri kocaman açılmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Belimden gelen bir bıçak darbesi gibi olan ağrı, gözlerimi kapatıp çığlık atmamı sağladığın da kolumu dişlerimin arasına aldım.

"ne dikiliyorsun oğlum kapının önünde çekilde geçeyim hadi" diyerek söylenen bir ihtiyarin sesi geliyordu. "çekilin başından açılın da kızı göreyim, Ayşe sende al şu otu kaynat da getir"

Hanife teyze gelir gelmez etrafa emirler yağdırmaya başlamıştı. Yatağın ayak ucuna gelerek bacaklarımı araladı, el yordamıyla bir kaç yere baskı yaptı ve sonra karnıma geçti. Oraya da baskılar uygulayarak tepkime baktı. Kasıklarıma dokunduğu anda acıdan çığlık attım, "korkma kızım bişey yok, doğum değil daha merak etme" dedi. Alnımda soğuk terler, saçlarımı ıslatırken, göz yaşlarım da yastığa süzülüyordü.

Korkuyordum...

Belkide hayatımda hiç olmadığı kadar çok korkuyordum. Bir pervane böceğinin ateşe olan aşkı gibiydi benim aşkımda, yanacağını bile bile vazgeçmeyip ateşe gitmiştim. O ateşte yanmış kül olmuştum. Ve sonra bir mucize gibi pervane böceğinden, zümrüt_ü anka kurşuna dönüşmüş ve o külden tekrar can bulmuştum. O can şimdi beni terk etmek istiyordu, onu da kaybetmekten ölümüne korkuyordum. Bir çocuk için anne sevgisinin, anne yokluğunun verdiği acının ne olduğunu çok küçük yaşta öğrenmiştim. Ama bir çocuğu seven anne olmak ne demek, onu kaybetme korkusu ne demek, onu da bugün öğrenmiştim.

Ayşe elinde kaynattığı karışımı getirdi, Hanife teyzenin de yardımıyla beni biraz doğrultup, içmeme yardım etti. Bardaktaki karışım her ne ise biraz iyi gelmişti hatta daha da iyiye gidiyordum. Ama üzerime çöken dingillik ve sakinlik iyi mi kötü mü anlamamıştım. Şimdi kafamın içi fırtınadan sonraki durgun bir su gibiydi. Düşünceler daha belirli ve daha berraktı.

Sancılarımın azalması ile herkes derin bir nefes almıştı. Hanife teyze yine sert ama kırıcı olmayan bir şekilde " sana kendine dikkat et demekten bir hâl oldum, bak dikkatli ol bu defa ucuz atlattık. Zaten doğuma ne kaldı şunun şurasında" konuşacak halim olmadığı için onu başımla onayladım. Sanki bana inanmamış gibi başını sağa sola salladı kadın ve bir köşede sessizce ağlayan Gulfem anamı gördü.

ZEHRA*TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin