*31*

10.2K 450 13
                                    

  ferumeysa44  arkadaşım aramıza hoşgeldin. Arkadaşlar bölümler diğer kitaplara göre kısa oluyor farkındayım. Ama haftada iki bölüm atarak bunu telafi ediyorum sanırım. Ayda bir uzun bir bölüm atmamdan daha iyi değil mi? İyi okumalar dileğiyle......



Bir bebeğin hayata kattığı mucize, bir kadının koca yürekli bir anneye dönüşümüdür. Korkak bir tavuk bile, yumurtadan çıkmış civcivleri için kendini kurda siper etmez mi? Parmağımı sıkan küçücük eller, yumruk gözler ve cennetten gelen kokusu ile kucağımda uyuyan bu melek için ben kendimi değil Kazım'a dünyaya siper ederdim.

Kazım benden aldığı cevapla ve içerideki kadınların da etkisiyle hiç bişey diyemeden üst kata çıktı. Küçük bir çantaya koyduğu bir kaç eşyayla, evden çıkıp gitti. Başta Hanife teyze olmak üzere Ayşe ve tanımadığım diğer kadının bakışları beni bulurken, kafalarında bir çok soru olduğu belliydi. Yeni evli bir çift, karısı çocuğunu doğurduğu gün yüzlerine bile bakmadan giden bir koca. İnsanlar şaşırmakta haklıydı, ama benim kimseye açıklama yapmaya niyetim yoktu. Bu köydeki herkes Kazım 'ın dengesiz hareketlerini biliyordu zaten, bunu da onlardan biri zannederlerdi.

"Ayşe kızım sen gitte evden zıbınları getir, bebek üşümesin, benim torunu da görürsen şöyle ben bu gece burada kalacağım, nefse gelin yanlız kalmasın evde "

Hanife teyze gün görmüş bir kadındı, bazen sert sözleri olsa da herkes kalbinin temiz olduğunu bilirdi. Kadın Kazım 'ın eve gelmeyeceğini anlamıştı, bir şeylerin ters olduğu da belliydi. Ayşe Hanife teyzenin sözünü dinleyip gitmiş, adının Nazlı olduğunu öğrendiğim kadın da onunla birlikte çıkmıştı. Hanife teyze mutfağa gidip birşeyler hazırlarken, benim aklımdan bir çok şey geçiyordu. Bugün herşeyin değiştiğini hissediyordum, ben artık eski Zehra değildim mesala, her şeyi sineye çeken kadın değildim. Kaderi bana çok benzeyen bir bebeğim vardı, ama onu bu kaderden elimden geldiğince korumaya yemin etmiş bir de annesi vardı. Ben doğarken annemi kaybetmiştim, bebeğimse babasını. Ben üvey anne elinde büyümüştüm, o da üvey baba elinde büyüyecekti. Korkutucu ve garip bir şekilde birbirimize benziyorduk. Tek bir farkla ama, benim kimsem yoktu, ama onun varlığını bilmese de gidebileceği bir babası vardı. Kaderini değiştirebilirdi, ona güzel bir hayat verebilirdi. Hanife teyzenin sesi beni sonu olmayan derin düşüncelerden uyandırmaya yetmişti.

"eee kızım bu delikanlıya bir isim düşündünüz mü bari?" ne ara yanıma kadar gelmişti hiç anlamamıştım. Ama gerçekten önemli bir konuydu bu, ama ben hiç bunu düşünmemiştim. Başımı kaldırıp bu iyi yürekli kadının gözlerine baktım, sonrada başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım. Tahmin etmiş gibi oda anlayışlı bir şekilde gülümsedi.

"sende haklısın delikanlı zamanından önce geldi, düşünecek fırsat bırakmadı. Ama bir an önce bir isim koymalısın, kulağına ezan sesiyle duyurmalıyız, huzursuz olur yoksa. Sen düşüne dur da bende sana bir çorba yapayım, gücün kuvvetin yerine gelsin." dedi.

Hanife teyze haklıydı ama benim aklımda hiç isim yoktu. Kaderine zıt, babasına yakışan ve onu hatırlatan bir isim olmalıydı. Babası gibi kızdığında yeryüzünü esip dağıtmalı, sevgisiyle sıcak tenlere ferahlık olmalı,merhametiyle karanlık bulutları dağıtmalıydı. Ama onun gibi kalpsiz ve umursamaz olmamalıydı. Ardında ki yıkımı görmese de tahmin etmeliydi. Yine de kızamıyorum ona beni zorlamadı hiç birşeye, vaatler sunmadı önüme, o istemedi ben verdim her şeyi ona. Suçlamıyodum, ama hatırlasın, en azından merak etsin isterdim. Kapıda görünen Ayşe yine derin düşüncelerimi alıp götürmüştü. Elinde iki bohça ile yanıma geldi.

ZEHRA*TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin