papatyam700 ve elifgndz123456 arkadaşlarıma aramıza hoşgeldiniz diyorum. Arkadaşlar yeni kapak hakkında düşüncelerinizi özellikle bekliyorum. Ve SILLAGE arkadaşıma bu güzel resim için teşekkür ediyorum.
Not: yeni bölüm cumartesi günü.....:)
"oğlum geç kalınca seni merak ettiğimi biliyorsun değil mi?" Konağa ayak basar basmaz endişeli sesiyle annem karşılamıştı bizi.
"neden merak ediyorsun ki? Anlamsız ve acınası hayatıma son vermemden mi korkuyorsun anne?"
"Poyraz " diyerek beni uyaran annem, böyle konuşmamdan hoşlanmıyordu, biliyorum ama benim üzerime bu kadar düşmesinden de ben hoşlanmıyordum.
"yemeğimi odama gönderirsen sevinirim" diyerek üst kata çıktım. Her ne kadar acımasız ve gaddar olsada anneydi sonuçta, onun da zayıf noktası çocuklarıydı. Ama içimde bir yerlerde hâlâ ona karşı bitmeyen bir öfke vardı. Odama girip, doğruca plakların olduğu rafa doğru ilerledik ve aralarından bir tane aldım. Son zamanlarda bu bir oyun olmuştu benim için, zaten kör bir adamın yapabilecekleri de bir yere kadardı. Eskiden yaptığım en basit şeyleri bile şu an çoğunlukla yapamıyordum. Onun içinde, kendime basit oyunlar icat ediyordum. Plaklarda beni, geçmişime götüren, bazen hüzünlü anıları,bazen neşeli zamanları hatırlatan şarkıları dinlerdim. O gün seçtiğim plak beni hangi zamana nereye götürürse gözlerimi kapatıp o günleri tekrar yaşardım. Bazen de yaşayamadığım, zamanlarda, yaşamak istediğim hayatlara giderdim. Ama çoğunlukla zambak kokulu kızı hayal ederdim. Yüzünü, gülüşünü, gözlerini ve onunla yaşadığım o kulübede ki her anı düşünür, bir gün geleceği hayaliyle yaşamaya devam ederdim. Eğer hâlâ bu cana kıymadıysam, bu onu bulma umudum sayesindeydi.
Plağı yerleştirip çalıştırdım ve yatağıma uzanıp, bugünkü hayal dünyamın müziğini bekledim. Müzik çalmaya başladığı an kapattığım gözlerimi açıp, sanki gözümde canlanan anıdan kurtulabilecekmişim gibi tavana diktim, karanlık bakışlarımı. Beyaz topuklu ayakkabıların sesi geldi kulağıma önce, yukarı çıkan bakışlarım ince ve narin bacakları, dizlerine gelen ipek beyaz elbisenin eteklerinde takıldı bir süre. Belini ve belli bir derecede göğüslerini saran elbisenin üst kısmına dökülen saçları. Hani gece yatmadan önce anlatılan masal prensesleri vardırya tıpkı onun gibiydi. Adı gibi sevda yüklü bakışları, günaha çağrı gibiydi,sıradan hayatıma ihtiraslı ve tehlikeli bir giriş yapmıştı o gece.
Müziğin her notası beni, istemediğim anılara zoraki bir yolculuğa çıkarıyordu. Karanlık gözlerimi nereye çevirsem, yüzü,gözleri, gülüşü ile o vardı. Beni, unutmak istediğim anıların başlangıç gecesine sürüklüyordu. Apar topar kalkmaya çalıştığım yataktan, yere düşünce, yumruk yaptığım ellerimi rasgele odanın içinde savurmaya başladım. Sussun istiyordum bu müzik, hayatımın kahrolası o yılı hiç yaşanmasın, aşkı, dostluğu, insanlığı ve gözlerimi kaybetmemin sebebi olan o kadın o gece hayatıma hiç girmemiş olsun istiyordum.
Kahyanın karısının çığlıkları, annemin emirler yağdıran sesi ve etrafta koşuşan ayak sesleri karanlık bir kuyudan geliyordu sanki. Tenime batan iğnenin acısı, etrafa rastgele savurduğum ellerimin kanayan, kesilen yerlerinden daha fazla değildi. Bir süre sonra vücuduma çöken ağırlık, herşeyin daha net olmasını sağlayan seslere yol açmıştı. Hala çalan plak kimsenin umurunda değilse bile, damarlarımda dolaşan sakinleştirici ilaçlara rağmen benim umurumdaydı.
"müziği kapatın" aslında bunu bütün gücümle bağırarak söylemek istiyordum, ama sesim o kadar yorgun ve bitkin çıkmıştı ki duyduklarında bile emin değildim. Kimseyi istemiyordum yanımda, gözlerim gibi bedenimde kaybolsun istiyordum uçsuz bucaksız karanlıklarda. Elimi sıkı sıkı tutan annem başucumdan ayrılmıyordu. Her seferinde benim için endişesi artan kadın, son aylarda fazla tekrarlanan sinir krizlerinin sebebini anlamaya,kendince çareler bulmaya çalışıyordu. Sevda'yı Istanbul'a çağırmakta bu saçma çarelerinden biri değil miydi zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHRA*TAMAMLANDI*
Historical FictionHem öksüz hem yetim bir kızın kör gözlerde aradığı umutsuz aşkın hikâyesi.