*46*

8.7K 403 23
                                    

  sngl24 , elif2513 ve TevhideSevim
Arkadaşlarıma aramıza hoşgeldin diyorum. Arkadaşlar ben tüm kalbimle tekrar özür dileyerek yeni bölümü sunuyorum. Tekrardan yazmak zorunda kaldığım için o duyguyu yakalamaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz........


Not: yeni bölüm salı günü.....

       

İnsan bazen kaderinden kaçarken, çoğu zaman aslında ona koştuğunu bilmez. Nefret, sevgi, vicdan ve kan bağı gibi bir çok kalın halat, insanları birbirine bağlar. Ne zaman ne de mesafeler bu alın yazısını değiştiremez.

Beni nasıl bulmuştu, buraya nasıl bu kadar çabuk gelmişti bilmiyorum. Tek bildiğim, bu defa kaçış yoktu ve tek gördüğüm gözlerindeki kin ve nefretti. Bakışları, karanlık ve duygusuzdu ama yüzündeki maskesi sahte ve yapmacıktı. Yüzünde sahte bir sevinç ve gülümseme vardı.

"Zehra, bak sana kimi getirdim. Kocan sizi bulmak için buralara kadar gelmiş. Bu zaman da böyle kibar ve eşini seven koca bulmak çok zordur kıymetini bil"  Nazire hanım, Kazım'a bakarak övgüler yağdırırken, ben yutkunmakta bile zorluk çekiyordum. Ama bu kadar kolay olmayacaktı, ben onca yolu ertesi gün geri dönmek için çekmemiştim.

"Nazire hanım,eğer uygunsa biraz konuşalım mı. Yanlız.." kadın biraz şaşırsa da kabul etmişti.

"iyi, yukarıda odamda konuşalım" sonra Kazım 'a dönerek " sizde salonda dinlenin biraz uzun bir yoldan geldiniz" dedi. İnsanlar ne garipti, kadın Kazım 'a elinden geldiğince kibar ve nazikken, bana bakarken bile yok edilmesi gereken bir böceğe bakar gibiydi. Belkide onun için öyleyimdir, beni ilk gördüğü andan beri kurtulmak istemiyor muydu zaten? Nazire hanım önde ben de hemen ardında merdivenlere kadar gelmişken Kazım 'ın sesi olduğum yere adeta çivilemişti beni.

"Zehra, oğlum nerede? Siz konuşurken bari bende oğlumla hasret gidereyimtehdit ediyordu. Kazım beni oğlumla tehdit ediyordu. Bir yandan Nazire hanımla konuşmam lazım belki vicdanı el vermez bizi göndermeye derken, diğer yandan Kazım 'ı oğlumla bir arada bırakamam diyordum.

"hadi Zehra, bütün gün seni bekleyemem öyle değil mi?" Sonunda pes etmiştim. Ne yaparsam yapayım kötüler ve kurnazlar hep kazanıyordu. Zaten ne bekliyordum ki Nazire hanım beni mi savunacaktı, Kazım 'a karşı gelip beni kollayacak mıydı? Hayır, hiç biri olmayacaktı.

"ben şey , yani aslında ben sadece bana evimizi açtığınız için minnettarım diyecektim"

" teşekkürünü burda da edebilirsin, Zehra. Nazire hanımı yukarı kadar yormanın ne anlamı var. Hem zaten fazla vaktimiz de yok, sen oğlumuzu alda gel bir an önce de yola koyulalım."

"isterseniz bu gece burada kalın yol uzun, üstelik akşam oldu. Bu saatte nasıl gideceksiniz?"

"nazik davetiniz için sağolun, ama zaten hususi bir otomobil bizi bekliyor,onunla bir kaç saate evde oluruz"

Miğdemi bulandırıyorlardı. Bu yapmacık nezaketleri, gereksiz kibarlıkları sadece sahte yaşamların, sahte tiyatrolarıydı. Daha fazla o ortamda durmak istemiyordum, hızla yanlarından ayrılıp, odada hâlâ ağlayan oğluma koştum. Ağlamaktan gözleri şişmiş, yanakları ve yüzü kızarmış oğlumu kollarımın arasına alıp birlikte ağladık. Bitmeyen çilemize, değişmeyen kaderimize ağladık beraber. Bir süre sonra, daha açmaya bile fırsat bulamadığım bohça elimde, Şahin kucağımda girdiğim gibi çıkmıştım bu evden. Gerçektende kapıda bir otomobil vardı, Nazire hanım ve Kazım da komik bir sohbete fazlasıyla dalmışlardı. Beni görünce gülen yüzler birden duruldu. Kazım, Nazire hanıma dönüp kibarca elini dudaklarına götürüp öptü. Sonrada en nazik konuşması ile teşekkür etti. Ben ise sadece boş gözlerle onları izledim ve hiç bir şey söylemeden otomobilin kapısını açıp bindim.

ZEHRA*TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin