Ne kadar uyuduğum hakkında en ufak bir fikrim olmadan gül kokuları ile uyandım. Sanırım Yoongi buradaydı. Gözlerimi etrafta gezdirince yatağımdan birkaç adım uzakta olan uzun camın önünde onu gördüm. Dışarıya bakıyordu, dahası mutlu gözüküyordu. Gülümsemese bile onun mutlu olduğunu hissediyordum. "Yoongi!"
Onu çağırdığım için elindeki içinde kırmızı bir sıvı bulunan bardağını kafasına diktikten sonra bana döndü. "Söyle insan." Yatakta doğrulup üzerimdeki ağırlığı bir kenara ittim. "Şey yiyecek birşeyler var mı?" Elindeki bardağı masaya koydu "senin uyanmanı bekliyordum" dediği şeyle gülümseyip ayağa kalktım.
"Gidelim o zaman." Beraber odadan çıkınca Yoongi sessizliğimizi bozup konuşmaya başladı. "Birileriyle uzun süre göz kontağı kurma, bunu senin iyiliğin için söylüyorum." Kafamı salladım ve önüme geçmesine izin verip yürümeye devam ettim. Önünde iki kişinin nöbet tuttuğu güzel işlemeleri olan bir kapının önüne geldiğimizde yine kapının önünde korumalar duruyordu.
Burada ne kadar çok güvenlik önlemleri vardı! "Diğerleri sizi bekliyorlar efendi Yoongi, buyurun." Kapıyı bizim için açıp geriye çekilince Yoongi birşey demeden içeriye girdi ve Dracula'nın sağ tarafındaki yere oturdu bende çok zaman kaybetmeden onun yanındaki yerimi aldım.
"Yoongi çok uzun bir zamandır görüşmüyoruz. Bu kadar uzun süre dünyada kalmayı nasıl başardın." Yoongi masanın diğer ucunda oturan vampire dönüp kısa bir bakış attı "buradan gitmeden önce onu bulmadan dönmeyeceğime dair yemin etmiştim, bilirsin sözümü tutarım."
Adam kafasını sallayıp bardağından küçük bir yudum aldı "bilirim tabi, hemde çok iyi." Masadaki herkes vampirdi ve ben çılgın gibi bir sürü vampirin arasında yemek yiyecektim. Açıkçası hepsi insana benziyordu pek bir farkımız yoktu. Doğruyu söylemek gerekirse masada güvendiğim ve umrumda olan tek kişi de Yoongi idi.
Dracula kırmızı sıvı dolu bardağına bıçağıyla vurunca masadaki tüm gözler ona döndü. "Saygıdeğer misafirlerim bugün burada toplanmamızın amacını hepiniz biliyorsunuz, uzun seneler önce Yoongi'nin yapmış olduğu anlaşmanın bozulmaması için bir süredir bu insanı dünyada arıyorduk. Ve Yoongi onu sonunda buldu. Bu şerefli davranışı için onu ödüllendirmek de tabii ki benim boynumun borcudur. Bilirsiniz onu severim, birçok kişiden daha yüksek bir mevkide benim gözümde. Sadık olduğu kadar çevik bir vampir..." o konuşmasına devam ederken içeriye elinde tepsi bulunan bir adam girdi ve tepsiyi Dracula'nın önüne bıraktı.
Dracula tepsideki saati eline aldı. "Bu saati biliyorsunuz, zaman saati. Ben bu saati yaptıklarından ötürü Yoongi'ye takdim etmek istiyorum." Saati Yoongi'nin avuçlarına bıraktı "efendim, böyle değerli bir saati bana verdiğiniz için size minnettarım" Dracula gülümsemesinin ardından yemeklerden yememiz için bir işaret verince herkes önünde bulunan yemeklerden tabağına aldı.
Benim aklımı kurcalayan şey zaman saatinin ne işe yaradığıydı. Yemeğimi yerken sadece bunu düşünüyordum. Tam o sırada Yoongi oldukça yavaş bir şekilde kulağıma eğildi ve birşeyler fısıldadı. "Yine çok düşünüyorsun, sahi bu seni yormuyormu insan? Zaman saatinin ne olduğunu düşünerek bulamazsın boşuna yorma kendini." Nefesinin kulağıma çarpması beni huylandırıyordu ve gülümsememi sağlıyordu. "Ama sen benim düşüncelerimi mi okuyorsun?"
"Hayır, sadece tahmin." Kafamı belli belirsiz salladım. "Oh, anladım. Biliyor musun çok havalısın." Elindeki bardağı pembe dudaklarına değdirmeden hemen önce konuştu. "Havalı değilim sadece gerektiği gibi davranıyorum."
"Bence bu da çok havalı." Hafifçe yerinden kımıldadı. "İnsanlar olarak hepiniz çok tuhafsınız."
"Bize göre de siz tuhafsınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...