Kendi yatağımda uyumanın vermiş olduğu rahatlığın yanında büyük bir eksiklikte hissediyordum.
Birkaç güne ona bu kadar alışmam tuhaftı.
Gözlerimi açtığım gibi odamın beyaz tavanını görmem bir olmuştu. Başımı yan tarafıma çevirip yastığımın yanına baktığımda dün gece bahçemizden kopardığım gülleri görememiştim. Elimi uzatıp yatağımın çarşafının üzerine düşen ve kuruduğu için sararmış olan iki gül yaprağını parmaklarımın arasına aldım. "Güllerim nerede?" Kendi kendime mırıldandığım sorumun yanıtlanmasını beklemiyordum.
"Bendeler."
İrkilerek başımı sesin geldiği yere çevirdiğimde Yoongi camımın önünde dün gece benim oturduğum pervaza arkasını dayamış ayakta duruyordu. Baş ucumda olması gereken güller parmaklarının arasında dünkü kırmızılığından hiçbir şey kaybetmemiş bir şekilde duruyordu. "Solmamışlar mı?" Kafa karışıklığı ile sorduğumda parmağını güllerin yapraklarında gezdiriyordu. "Geldiğimde solmuşlardı fakat iyileştirdim."
Yattığım yerden iyice doğrulup sırtımı yatağımın başlığına dayadım ve kısa bir an için üzerindeki kıyafetlere baktım. Belinde kırmızı bir kuşağı ya da sırtında siyah bir pelerini yoktu. Dizleri yırtık siyah dar bir pantolonun üzerine kollarının uzunluğu dirseğinin hemen üzerinde biten hafif bol bir tişört giyiyordu. Onu ilk gördüğüm geceyi anımsamıştım, o zamanda bu tarz bir şey giyiniyordu.
"Nasıl iyileştirdin?" Sağ omuzunu umursamazca silkip bana baktı. "Önemli mi?" Başımı onaylar biçimde sallayıp elindeki güllerin her bir yaprağıyla ilgilenen Yoongi'ye iyice dikkat kesildim. "Sadece merak ediyorum."
"Bizlerin kanının iyileştirici güçleri vardır, bu solmuş gülleri tekrar hayata döndürmem için küçük bir sıyrık yeterli geldi." Pencerenin önünden ayrıldı ve yanıma yaklaşıp gülleri bana uzattı. "Sende kalsın." Küçük bir tebessüm edip güllere uzandım ve parmaklarının arasından alıp avucuma hapsettim.
"Erken mi geldin?" Gülümseyip başını iki yana doğru salladı. "Tam zamanında geldim aslında." Yatağımın yakındaki küçük dolabın üzerindeki telefonumun ekranını açıp baktığımda saat on bire geliyordu. "Neden uyandırmadın beni?"
"Uyuyordun, neden uyandırayım. Bir kabilede uyuyan birisini uyandırmak hoş karşılanmazmış. Çünkü uyuyan kişinin ruhu bedeninden ayrılıp etrafta dolaştığı için uyuyan kişiyi uyandırdığında ruh geri bedene dönmek için zaman bulamazmış. Ben böyle bir şeye inandığım için değilde daha çok uyandırmak istemediğim için bekledim."
"Sıkılmış olmalısın ama." Elimde tuttuğum gülleri yatağımın yanına bırakırken Yoongi birkaç adım geri çekilmişti. "Sıkılmadım, hem biraz arkadaşların ile konuştum." Elimi alnıma vurup omuzlarımı salladım, ikindinden nefret ediyordum. " Beni rezil edecek ne söylediler sana?"
"Hiçbir şey." Gülüp yastığımı ona doğru fırlattım. Ne sorduklarını veya söylediklerini bilmediğim için daha çok utanıyordum. "Yoongi, bu imkansız çünkü onlar benim arkadaşlarım. Eminim ki sana dünyanın en saçma sorularını sorduktan sonra gereksiz şeyler de söylemişlerdir." Başını sallayarak güldü.
Diş etleri görünüyordu. Kore'de ve diğer dünya genelinde insanlar güldüklerinde diş etleri kötü göründüğü için çeşitli ameliyatlara girerken Yoongi'nin şu anki gülüşünün güzelliğini ben saatlerce izleyebilirdim.
Bunun benim ona aşık olmam ile bir alakası yoktu çünkü Yoongi sahiden çok güzel gülüyordu.
Sokakta yürürken yanından geçen herhangi biri de o an Yoongi gülüyorsa gülüşüne dikkat ederdi.
"On üç yaşına kadar Bob ile uyuduğunu ve onun hâlâ bu evde biryerlerde olduğunu öğrendim." Elim ile yüzümü kapatıp yatağımın içine geri girdim ve hızlı bir hareket ile üzerimi örttüm. "Hayır ama ya. Bunu söylemiş olamazlar, hayır. Rüya görüyorum ben."
Üzerime doğru geldiğini fark etmiştim fakat gözlerimi açmamakta da oldukça ısrarcıydım, kim bilir benim hakkımda daha ne gibi şeyler söylemişlerdi.
"Neden bu kadar utandın."
Nasıl utanmayayım. Aptal arkadaşlarım sevdiğim adama tüm o salak çocukluk hayatımı anlatmış olabilirlerdi. Tamam geride kalmıştı fakat bende çocukken aşırı derecede aptaldım ve çok sacm a şeyler yapmıştım. Bunların duyulmasını dahası duyacak kişinin Yoongi olmasını istemezdim.
"Gözlerini açar mısın?"
"Neden?"
"Çocuk gibi davranıyorsun, utanılacak bir şey yok." Gözlerimdeki parmaklarımı hafifçe araladığımda başını hafifçe eğmiş bana bakıyordu. Tam anlamı ile ellerimi indirdiğimde bir kolu yatağın başlığında diğer kolu yatağın üzerinde üstüme eğilmiş bir şekilde duruyordu.
Kalbim ritmini kaybetmeye başladığı sırada tatlı bir sıcaklığın yanaklarıma ve kulaklarıma yayıldığını hissediyordum. "U-utanmıyorum yaa." Elini uzatıp yanağıma bastırdığında yanağımı eline daha çok yaslamamak için kendi içimde oldukça büyük bir savaş veriyordum. "Yanakların kızarmış." Yanaklarıma bakan gözlerine doğru baktım.
O kadar güzeldi ki oturup saatlerce bunun için ağlayabilirdim.
Kalbimi hızlandıran ilk kişi olduğunu söylemek yalan olurdu ama kalbimi bu denli hızlandıran tek kişi oydu sanırsam.
Sadece gözlerine bakarken bile kalbim ritmini kaybediyordu.
Gözlerim gözlerinden dudaklarına kaydığı sırada sertçe yutkunmuştum.
Ben o dudakları öpmüştüm çünkü.
İki defa yapmıştım hemde bunu.
Beynim tüm işlevselliğini şu anda kaybetmiş onun dudaklarına odaklamıştım.
Onu öpmek istiyordum.
"Artık ayağa kalk bence yoksa içime düşeceksin." Dudakları hareket edip birkaç sözcükten sonra tekrar durduğunda dudaklarımın arasından anlamadığımı belirten bir ses çıkmıştı. Hafifçe gülerken beyaz dişleri gül kurusu rengindeki dudaklarının arasında inci taneleri gibi duruyorlardı.
Neden beynimi yitirmiş gibi hissediyordum?
Başını hafifçe bana doğru eğip yaklaştığında ne yapacağını bekliyordum dudaklarını alnıma çıkarıp öptüğünde kalbim durmuştu.
Kan pompalamıyordu şu anda, ellerim hareket etmiyordu bedenimde çalışan tek yer ona bakan gözlerim olabilirdi.
Sadece alnımı öptüğü halde nasıl bu kadar dağılabilirdim aklım almıyordu.
"Bir daha yap." Çoktan üzerimden doğrulan bedeni cama bakmayı kesip bana döndüğünde yüzüne bakıyordum. "Bir kez daha öper misin?"
Yataktan doğrulup ona baktığımda yanıma yaklaşıp elini yanaklarıma koydu ve başımı kaldırıp alnımdan tekrar öptü.
Benim kalbime giden damarlarım anlımdan falan mı geçiyordu?
Çünkü şu anda tuhaf şeyler hissediyordum.
Tuhaf ama güzel şeyler.
Olaylara giremiyorum ve bu yüzden elimde hep böyle sevgi pıtırcıklı sahneler oluyor benim acilen artık olaylara girmem gerek başka türlü bu kitap arka sokaklar gibi uzayacak ve sonunu görmek için senelerce bekleyeceksiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...