'1.7'

6.6K 547 385
                                    

Vampirler güzel varlıklardı. Soluk tenli, hoş kokulu, farklı göz renklerine sahip ve asil. Onları tanımlamak için daha birçok kelime bulabilirdim.

Şatoda gördüğüm tüm erkekler yakışıklı, kadınlar güzeldi. Dünyada işler böyle yürümezken buradaki herkes göklerden gelen bir emir ile kutsanmış gibi güzellerdi fakat aralarında bir kişi hariç hiç biri kalbimi huzurla sarıp sarmalayamıyordu.

Onun kokusu, bakışları, dokunuşları... hepsini geçtim yanımda öylesine bir şekilde dikilmesi bile içimde tarifi olmayan güzel hislerin filizlenmesine ve huzurla dolmama sebep oluyordu.

Yanından gitmek istemiyordum, ne yaşarsam onun ile beraber yaşamak istiyordum.

Bir yandan ise ailemi, arkadaşlarımı özlemiştim. Dünyada neler oluyordu merak ediyordum. Biz buraya geldiğimizde orada zaman mı durmuştu yoksa başka birşeyler mi olmuştu oldukça merak ediyordum. Eğer zaman durmadıysa benim yanlarında olmadığımdan haberdar mıydılar? Acaba kaybolduğumu falan mı düşünmüşlerdi? Polise haber verip Seoul sokaklarının en kuytu köşelerinde benden bir iz mi arıyorlardı? Ya da hiçbir şey yapmıyorlar mıydı merak ediyordum doğrusu.

"Beni aramışlar mıdır?" Üzerimde onun olduğu oldukça belli olan kıyafetlerden giyinmiş ıslak saçlarım ile bir süredir koyu renkteki zemini izliyordum. Onun bakışları arada bana kayıyor ardından tekrar pencerelere yöneliyor ve elindeki kadehi başına dikip kırmızı dudaklarının daha çok renklenmesini sağlıyordu.

"Sanmıyorum."

Nedense yüreğime küçük bir ateş düşmüştü. Nedeni belirsizdi sadece birden ondan böylesi bir takım kelimeler duymak canımı yakmıştı. "Nasıl?" Dudağından aşağıya süzülmesine izin vermediği içeceği diline hapsettikten sonra bakışlarını gözlerime kenetledi. Yüreğimdeki ateşi görüyormuş gibi hissediyordum. "Busan'da olduğunu düşünüyorlar. Jeon herşeyi halletti, sen merak etme. İstersen yarın dünyaya gidebiliriz, burada sıkıldığını düşünüyorum."

Sıkılmak? Buradayken aklımın ucundan dahi geçmeyen bu kelime dünyadayken bir türlü yakamı bırakmıyordu. "Sıkılmadım, senin yanında olmak güzeldi. Peki dünyaya gidip ne olacak?" Sahi, tüm ailem dünyadaydı ama ben oraya dönmek istiyormuydum emin değildim. Yoongi'nin yanımda kalmasını bugün olduğu gibi hep yanımda durup beni korumasını ve sıkıca sarılmasını belki de öpmesini istiyordum. Bencil değildim. Bunun bencillikle alakası yoktu sadece o bana göre çok iyiydi ve ben her zaman iyi olan şeyleri severdim.

"Hep burada kalamazsın." Beni mi istemiyordu? O mu? Yoksa bir başkası mı? Burada kalmak mı kötüydü benim için yoksa sadece kalmamam mı gerekiyordu bilmiyordum. "Kalmak isterdim, yanında." Baş parmağı ile çenesini kaşırken benim aklımda sadece söylediği şeyin nedeni vardı. Neden kalamazdım mesela?

"İnsan, hiç burada yaşlı görünen birini gördün mü?" Sahiden, hiç yaşlı biri ile karşılaşmamıştım. Aslında hayır bunu kendime soruş biçimim yanlıştı, yaşlı birini tabii ki görmüştüm. Buradaki herkes bilmem kaç asır yaşındaydılar. En genç olan kişinin yaşı bir asır falan olmalıydı. Onun sorduğu gibi görünüş olarak yaşlı biri var mıydı diye sordum benliğime. Soru zihnimin duvarlarına çarpıp durdu birkaç saniye.

Ama hayır. Hiç yaşlı görünen birini görmemiştim.

"Gördüğümü sanmıyorum." Zihnimi son kez yokladım. Yoktu. Sevimli yaşlı teyzeler veya amcalar kesinlikle yoktu burada. Herkes genç ve güzeldi. Tabii ki bu genç ibaresi tamamiyle görünüş olaraktı. "Biz vampirler zaten yaşlı görünmeyiz, düşünsene etrafta birkaç asır yaşında ve asırlık görüntüye sahip bir beden var. Bu korkutucu olurdu, bu yüzden genç göründüğümüz için minnettarım. Ve tabii ki sende burada iken yaşlanmayacaksın, ama dünyada hayat devam ettiği için içten içe yaşlanmaya devam ediyorsun."

VAMPIRE | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin