Gözlerim içeriye dolmasını beklediğim güneş ışınlarını bir türlü hissedemeyince ister istemez merakımdan araladım onları.
Dün Yoongi'nin söylediği yarın tüm gün gece olacak sözleri zihnimin boş duvarlarında yankılanarak gezerken sonunda sahiden de dediği gibi gökyüzünün karanlık olduğunu görmüştüm.
Evet o söyleyince böyle olacağını biliyordum fakat yine de görünce tuhaf gelmişti.
Kollarımın sarılı olduğu pekte kalın olmayan belin sahibine bakmak için başımı göğsünden hafifçe kaldırıp yüzüne çıkardım.
Gözleri kapalı, dudaklarında ise görülemeyecek kadar az bir aralık vardı. Eğer bu kadar yakınında olmasaydım dudaklarının birbirine değdiğini söyleyebilirdim.
Geçen gün onu uyurken izlemek istediğimi söylemiştim ya gerçek olacağını bilseydim farklı şeyler isterdim.
Başını hafifçe çevirip iyice bana döndüğünde ellerimi göğsünün üzerine koyup çenemi üzerine yerleştirdim ve ikimizin yüzünün arasında santimler olmasına rağmen dışarıdan sinsice içeriye süzülen ay ışıkları altında parlayan güzel yüzünü izlemeye başladım.
Bir elimi çenemin altından çekip birkaç saniye tereddüt ile havada asılı kalmasına izin verdim, ardından içimden en fazla ne söyleyebilir ki diye düşüncelerin geçmesine izin verip çenesine uzandım.
Kısa parmaklarım çenesini boydan boya turladıktan sonra yanaklarına çıkardım. Olması gerektiğinden daha pürüzsüz olan tenini baş parmağım ile keşfe çıktıktan sonra titreyen göz kapaklarını okşadım.
En son olarak elimi yanağına yaslayıp onu izlemeye devam ettim.
Çok geçmeden titreyen göz kapakları açılıp küçük göz bebeği karanlığa karşı büyürken gözleri gözlerimi buldu.
"Şey günaydın, hayır yani iyi akşamlar. Ah, ne demeliyim?"
"Şahsen karanlık geceler demeni tercih ederim."
Yeni uyandığından olsa gerek çatlayan sesi ile erkeksi olan sesi birleşince irkilmeden edememiştim.
"O zaman karanlık geceler efendi Yoongi."
Hafifçe dudağının kenarı kıvrıldıktan sonra dudaklarını araladı.
"Sen ne yapıyordun az önce?"
Göğsünden başımı kaldırıp hafifçe geriye çekildim.
"Hiçbir şey."
Başını sallayıp yataktan kalktı ve pencereye yaklaşıp kısa bir ıslık çaldı. Büyük kanatları olan bir karga birkaç saniye içinde gözler önüne gelirken pencerenin pervazına kondu.
"Mila'ya söyle kıyafetleri getirsin."
Karga boğazından gelen güçlü bir sesi kulaklarımıza duyurduktan sonra pencerenin pervazından havalanıp gözlerden kaybolduğunda Yoongi pencerenin önündeki koltuğa oturdu.
İkimizde birşey söylemeden sessizce otururken kapının önüne gelen kişi iki defa işlemeli kapıya vurduğunda tok ses kulaklarımızı doldurdu.
"Girebilirsin Mila."
Mila dediği kişi kapıyı açıp bana kısa bir bakış attıktan sonra uzun elbisesinin ağır eteğini boş kalan eli ile tutup Yoongi'ye adımladı.
Tam önüne geldiğinde nezaket ile eğilip selam vermesinin ardından elindeki kıyafetleri koltuğun yanındaki sandığın üzerine bıraktı.
"Birçok kişi gelmeye başladılar efendi Yoongi. Sizi görmek için sabırsızlananlar var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...