Sabah gelen haber üzerine Yoongi hızlı bir şekilde odadan çıkarken peşinden koşturmak zorunda kalmıştım. Çünkü gelen haber Victoria ile ilgiliydi.
Onun ölmüş olması ile ilgili.
Söylendiğine göre zaten bir hafta önce ölmüş veya öldürülmüştü yani odamıza onun girmiş olması imkansızlaşmıştı. Ya bize onun ismini veren kişi bize yalan söylüyordu ya da işin içinde her zaman olduğu gibi yine bir şeyler vardı.
Ana toplantı salonuna girdiğimizde masanın başında birçok önemli kişi bulunuyordu ve hepsi durgundu. Yoongi kendi yerine oturduğunda onun yanındaki boş sandalyeye kurulmuştum.
"Detaylar hakkında neler biliyorsunuz?" Kollarını sandalyesinin iki yanına koyup masanın etrafındaki herkesin gözlerinin içine tek tek bakarken saçları omuzlarında biten kişi boğazını sesli bir şekilde temizleyip orta parmağındaki yüzüğü çevirdi. "Şatosunda bulunan kendi odasında ölü bulundu, hançer hâlâ kalbinde duruyordu ve odası gayet temizdi." Cinayet veya intihardı, şu anlık bu masada bulunan kimse bunun hakkında en ufak bir düşünce bile öne süremezdi.
"Bu zamana kadar kimse onun ortada olmadığını anlayamamış mı?" Yoongi sorduğu sorunun cevabını beklerken sinirli bir şekilde dilini yanağında gezdirdiğinde bakışlarımı ondan çekip sıkıntılı bir şekilde nefes alıp gözlerini bize diken adama baktım. "Sahiden yaşadığı şatoda hiç kimse mi yoktu?" Benim sorum ile beraber adamlardan biri nemli saçlarını karıştırıp bir elini masaya koydu "aslına bakarsanız sahiden yoktu efendim. Şatosunda çalışan herkesi bir ay kadar önce kovmuş ve yanına sadece dilsiz bir kadını almıştı. Bir hafta önce, yani onun öldüğü gün kadın kavga sesleri duyduğunu fakat bir şey görmediğini bizlere söyledi. Victoria gece on ikiden sonra onun odadan çıkmasına izin vermiyormuş çünkü."
"Yani bu cinayet ya da her neyse gece on ikide oldu öyle mi" masadakilerin başı senkronize olmuş gibi sallandığında Yoongi baş parmağı ile çenesini kaşıyıp başını salladı "pekala çıkabilirsiniz" salonda bulunan kişiler tek tek salondan ayrılırken Yoongi gömleğinin bilek düğmelerini açıp gömleğin kollarını yukarıya doğru sıyırdı.
"O değilmiş, peki başka kim olabilir? Açıkçası ben o kağıt parçasında çok önemli bir şey olduğunu sanmıyorum bence daha çok bizim dikkatimizi çekmek amaclı yapılmış bir şey gibi geliyor" kendi fikrimi belirttiğim için rahatlamış gibi hissediyordum. Aklımda kalacağına Yoongi ile paylaşmak daha iyiydi. "Haklı olabilirsin ama boşver şu anda gerçekten bunu konuşmak istemiyorum"
"Ne yapmak istiyorsun?" Oturduğu yerden kalkıp kalkmam için elini bana doğru uzattı. Elini tutup onun ile beraber salondan çıkarken Yoongi bana bakıp gülümsedi "senin ile beraber biraz şarap içmek istiyorum" Yoongi çalışan kişilerden birine çatı katına şarap getirmesini söyledikten sonra merdivenlere ulaşarak gıcırtılı sesler ile birkaç kat çıkarak çatı katındaki balkona ulaştık.
Yıldızlar yine bize çok yakındı. Eğer uzanmak istesem sahiden dokunurmuşum gibi.
Bizden birkaç dakika sonra elinde örtüler ve bir şarap şişesi ile gelen kadın elindekileri bırakıp selam vererek bulunduğumuz yerden uzaklaştı.
Kadının getirdiği iki örtüye baktığım sırada Yoongi örtüleri alıp bana doğru döndü "neden öyle bakıyorsun üşümüyor olmam senin ile örtünün altında oturmayı sevmediğim anlamına gelmiyor" gülümseyip açtığı örtünün arasına girip yanına sokuldum. Şarap şişesini alıp bardakları köşeye ittikten sonra şişeyi kucağına doğru koydu ve "bardak yok, her itiraf bir yudum" dedi.
Gülümseyerek başımı salladım ve şişeyi aramıza doğru koymasını takip ettim. "Ne tür bir itiraf?" Omuz silkip gözlerini yıldızlara doğru çevirdi "aklına hangisi gelirse." Bende onu taklit ederek yıldızlara doğru baktım ve aklımı yoklamaya çalıştım.
"Aklıma sadece seni sevdiğim geliyor fakat sen bunu zaten biliyorsun" sözümü bitirdiğimde gülümseyerek şarabı bana uzattığında güzel gülümsemesi karşısında gülümseyip şişeyi dudaklarıma değdirdim ve birkaç yudum aldım.
Bir süre daha bekledikten sonra yerinden kıpırdanıp tam olarak bana doğru döndü ve "benimde seni ne kadar çok sevdiğimi eminim ki biliyorsundur ama bende tekrar söylemek istiyorum Jimin ben sana o kadar aşığım ki bazen bunca zaman boyunca sen olmadan nasıl yaşadım anlayamıyorum" ciddi bir ses tonu ile söylediğinde ona uzanıp yanaklarını okşadım ve geri çekilmeden şişeyi ona uzattım. Şaraptan bir yudum alıp şişeyi kucağına doğru koyup yüzündeki elime doğru yasladı yanağını. Parmağım ile yanağını okşayıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "Büyükannem bize eskiden ağlarken yanaklarımızı ıslatan ilk göz yaşının kuru tenimizde bir süre beklediği o yer bize aşık olan kişinin yüzümüzde öpmekten en çok hoşlandığı yer olduğunu söylerdi"
Göz yaşlarım yanaklarıma damlarken gülümseyerek ona anlattığım şeyden sonra yaklaşıp dudağımın köşesinden öptü "öpmekten en çok hoşlandığım yer burası" aramızdaki boşluğu kapatarak bende onu dudaklarının köşesinden öptüm.
"Benimde öpmekten en çok hoşlandığım yer burası."
Tüm ilham perilerim gitmiş, kim çaldıysa geri yollasın onları:(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...