'2.7'

4.9K 494 572
                                    

Yoongi

Ellerimi dizlerime kadar uzanan kabanın ceplerine sokup boş depoya yavaş fakat sesli adımlar ile yürüyordum.

Deponun eski kapısının açık olmasından yararlanarak içeriye girdim.

Buranın adresi kedinin cansız bedeninin altında duran bir kâğıtta yazıyordu.

Aptaldılar.

Beni buraya getirmeye çalıştıklarını biliyordum, onların oyununa falan gelmemiştim.

Kendi isteğim ile gelmiş ve güzel şeyler söyleyip gidecektim.

Deponun içerisine girdiğimde tozlu hava yüzünden yüzümü buruşturup sesli adımlar ile deponun ortasına doğru adımladım.

"Beklemiyordum Min Yoongi." Arkamdan gelen ses ile olduğum yerde durup topuklarımın üzerinden geriye döndüm "aptal olmadığımı biliyorsun değil mi Chris?" Kapının önünden adımlayarak yanına yaklaşan adama alaycı gözlerim ile bakıyordum etrafımızda olan diger vampirleri hissedebiliyordum. Oldukça fazla kişi ile gelmişti.

Korkak.

"Senden pek hoşlanmıyorum, eh bunun nedenini biliyor olmalısın ama aptal olmadığın hakkında her şeyim adına iddiaya girebilirim. Kesinlikle aptal değilsin Min Yoongi, hayatımda gördüğüm en akıllı kişisin, peki şimdi neden buraya geldin? Hemde tek başına." İltifatları(!) karşısında hafifçe gülümseyip ellerimi ceplerimden çıkardım ve gelişi güzel iki yanıma serbest bıraktım "yıllardır istediğim şeyi elde etmek için, biliyorsun senelerdir bilekliğin sahibini arıyorum ve gördüğün gibi en sonunda buldum" Chris sinirle elinde tuttuğu işlemeli bastonu yere vurdu "evet! O lanet insanı koruyorsun" birkaç saniye sesli bir şekilde gülerek tavana baktım.

Koruyor muydum sahiden?

"Bu kanıya da nereden vardın eski dostum?" Chris kaşlarını çatıp bastonunu bana doğru doğrultup omuzuma birkaç defa vurdu "onu bal gibi de koruyorsun" tekrar gülmeye başlayıp başımı iki yana salladım "benim akıllı olduğum kadar sende aptalsın Chris, yapma, bu çok salakça"

"Ne saçmalıyorsun!" Ellerim tekrar cebimdeki sıcak yerlerini buldukları sırada bulunduğum yerde biraz ileri geri sallandım. "Hangi vampir ömür boyu kendini tutabilir?" Chris'in kaşları sinirli halinden çıkıp meraklı bir edayla çatıldı "ne yani, ne demeye getiriyorsun?"

Kendi bilinmezliğimde kaybolurken ellerim tekrar cebimden çıkmış ve birbirine çarparak boş depoda birkaç alkış sesinin yayılmasına neden olmuştu "Ah, dostum. Anlayabilirsin, basit bir denklem sadece, sayıları yerine koyduğun anda cevaba ulaşacaksın."

"Bana biraz zaman ver ya da çeneni kapatmayıp ne yapmaya çalıştığını anlat!" Başımı iki yana sallayıp ellerimi arkamda birleştirdim "denklemi çöz Chris"

Chris kaşlarını olabilirmiş gibi daha fazla çatıp bakışlarını bastonunun elmastan yapılma başlığına çevirdi.

Ben ise yüzündeki mimikleri izlerken boynumda sarılı olan siyah saten kumaşın ucundaki sembol ile oynuyordum.

Dakikaların ardından Chris bastonunu yere sert bir şekilde vurarak göz temasımızın sağlanmasına yardımcı oldu "aklından geçen her ne sikimse ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum" dilimi üst dişlerime vurup bana oldukça iğreti gelen birkaç ses çıkarıp yüzümü buruşturdum "sadece basit bir denklemdi Chris ama başaramadın, sorun değil eğer şimdi beni iyi dinlersen sana güzelce açıklayacağım." Ağzından çabuk ol tarzında umursamadığım kelimeler zırvalarken kuruyan dudaklarımı yalayıp konuşmaya başladım.

"Zamanında bir anlaşma yaptığım doğru, fakat bu demek olmuyor ki ben bir insanın kanını son damlasına kadar içmek istemiyorum. Bunu istiyorum, belki sizden bile daha çok. Bilekliği aradığım seneler boyunca fark ettim ki bu anlaşmada bizim hatta benim açımdan bile güzel bir madde yok. İnsanlar sükûnet içinde yaşayabilsin diye bencillik edip biz vampirleri zor durumda bıraktım. Seneler boyunca birçok vampir bu anlaşma yüzünden oldukça zorluk çekti, yanlış anlama umurumda olan kısım bu değil. O vampirler beni ilgilendirmez. Benim umurumda olan kısım kendi susuzluğum. O insanın yanındayım haklısın ama onu koruduğum konusunda nasıl bu kadar emin olabiliyorsun. Sence onu sahiden korusaydım o gece bilekliğini bileğinden çıkarıp sizin geleceğinizi oldukça bildiğim halde onu yanlız bırakır ve şimdi de burada olur muydum? Düşün Chris, sizin gibi vampir olan ben daha ne kadar katlanabilirdim bu susuzluğa?"

"Yalan söylüyorsun, anlattıkların mantıklı fakat yalan söylüyorsun işte. O ki bunun bitmesini istiyorsun bileklik nerede, neden hemen yok etmiyorsun." Sesimin yankılanacağını bildiğim halde en yükseğinden bir kahkaha patlattım.

Bu adam saftı.

"Jimin, bilmiyordu değil mi? Bileğindeki bilekliğin sahte olduğunu yani. Onunla sen konuştun olanları söyle, iyi bir oyuncu değildir duygularını anlamışsındır." Chris kaşlarını havalandırıp başını olumlu anlamda salladı "bilmiyordu fakat ben neden böyle bir şey yaptığı anlayamıyorum, ona kendisini koruduğunu hissettirdiğin her an aslında kuyusunu mu kazıyordun?"

"Önemli biri, dedesinden gelen genleri taşıyor. Biliyorsun dedesi pek normal bir insan değildi, o adamı severdim fakat görüyorsun ki artık ortalarda yok. Hem dedesini sevmem onu da sevip korumamı gerektirmiyor. Ve hiçbirinizin bilmediği bir kısım var." Chris iki elini bastonun üzerindeki elmasa koyup gözlerime baktı "neymiş o?"

"Bu anlaşmanın bozulması için belli bir sene beklemek gerekiyor, Jimin aylar sonra yirmi dört yaşına basacak. O gece dolunayda bileklik gücünü azaltacak ve ancak o zaman yok edilebilecek, aksi takdirde şu anda bilekliği alsanız bile yok edemezsiniz. Bu belki de hayatımda sakladığım en büyük sır."

"Yani tüm bu seneler boyunca zaten yok edemeyeceğimiz bir bilekliği mi aradık biz?!" Başımı sallayarak kıkırdadım "halinizi izlemek zevkliydi fakat şimdi asıl konumuza dönelim. Söylediğim gibi Jimin yirmi dört yaşına girdiği gece o bilekliği kendi ellerim ile yok edeceğim, öyle büyük bir etki yaratacak ki bunu insanlar dahil her canlı hissedecek, o gece özgür olacağız. Yaptığım anlaşmanın cezasını seneler boyunca çektim ve buna son veren kişi de ben olacağım." Çok konuşmanın verdiği dürtü ile boğazımı temizleyip yutkundum, fazla konuşmaktan nefret ediyordum.

"Bu söylediklerin aramızda kalmayacak, ona herşeyi dinlettim, şu anda bizi izliyor ne söylemek istersin?" Alayla gülüp zaten açık olduğunu bildiğim kameraya bakmak için başımı kaldırıp omuzumun üzerinden arkamdaki duvarın üstünde duran kameraya bakarken sırıttım "Park Jimin, hâlâ bana güveniyor musun?"





Yoongi piç çıktı iyi mi :)))

Sizce söyledikleri gerçekten doğru mu, yoksa bir şeyler mi planlıyor?

Bana kalırsa doğruluk payı olan kısımlar oldukça fazla ;))

Bu arada sonraki bölüm Jimin'den, bakalım neler hissediyor minik civcivim :((

VAMPIRE | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin