"Ne olursa olsun isyancılardan bir kişi dahi insana yaklaşmaya kalkarsa onu koruyacaksınız. Eğer aranızdan ihanet eden biri olursa cezasını bizzat ben kendim vereceğim." Birçok kişiyle göz teması kurduktan sonra bana döndü ve yanıma yaklaştı. "Sen ise hiçkimseye güvenmeyeceksin. Benden başka bir kişi benim seni çağırdığımı ya da seni güvenli bir yere götüreceğini söylerse onlara güvenmeyeceksin." Başımı sallayıp onu onaylarken derin derin nefesler alıyordum. "Güvenmeyeceğim. Senden başka kimseye güvenmeyeceğim."
"Evet, güvenmeyeceksin. Sadece burada bekle, tahtın arkasında. Ne olursa olsun, ne duyarsan duy ben sana seslenmedikten sonra asla bize bakma." Beyin damarlarıma giden yollar kapanmış gibiydi uğultular yüzünden başım ağırmaya başlamıştı ve sanki biri şuanda bana dokunsa ağlayacakmışım gibi hissediyordum. İki gündür oldukça güzel şeyler yaşarken birden bire böyle bir olayın içine düşmek beni Yoongi'nin ölümüne koruyacağını bilsem dahi ürkütüyordu.
Hadi ama karşıma o vampirlerden biri çıksa ben elimi kaldırana kadar leşimi yere sererlerdi.
Yoongi ellerini yanaklarıma koyduğunda soğuk parmaklarından ve parmaklarında takılı olan demir yüzüklerden dolayı titremiştim. Fakat kısa sürmüştü bu, kendimi biraz olsun toparlayınca yanağımı avuç içine biraz daha bastırmıştım. "Kulaklarını kapat ve saklan." Titreyen ellerimi beyaz ellerinin üzerine koyup baş parmağım ile hafifçe okşadım. "Ç-çok korkuyorum."
"Biliyorum."
Ellerini yanaklarımdan çekip elimi tuttu ve beni tahtın arkasına geçirip yere oturttu. Başımızda bekleyen bekçiye dönerken ayağa kalktı. "Sen burada bekleyeceksin ve yaklaşmaya çalışan herkes ile ilgileneceksin. Ben birini daha yanına yollayacağım. Sende eğil ve görünme, burada birilerinin olduğu görmesinler." Bekçi başını sallayıp karşıma oturdu ve merdivenlere doğru döndü. Biri gelirse oradan gelecekti çünkü, tetikte bekliyordu. "Tamam efendi Yoongi, onu koruyacağıma dair tek bir şüpheniz olmasın."
Yoongi bekçinin omuzuna birkaç kere vurduktan sonra merdivenlerden inerken son kez bana bakıp endişe etmememi söyledi. O gidince dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı üzerine bağladım. Titriyordum, fakat farkında değildim. Çığlıklar sanki kulaklarımı delip geçiyormuş gibiydi. Öyle seslilerdi ki kulaklarımı kapatmak bile işe yaramamıştı. Kesik kesik cümleler duyuyordum fakat tam olarak anlayamıyordum.
Öyle kaç dakika durdum bilmiyorum ama bekçi hızla ayağa kalkıp merdivenlere atılınca korkuyla ayağa sıçradım, ikisi birbirinin boğazına dayanmış dövüşüyorlardı. Bekçi üstünlüğü biraz olsun ele aldığında duymam için seslice bağırdı. "Buradan inin efendim, aşağıda saklanın." Titreyen bacaklarımı yönlendirmeye çalışırken ister istemez balkondan aşağıya doğru bakmıştım. Herkes birbiriyle dövüşüyordu birçok vampir kanlar içinde yerde yatıyordu ve ay ışığı sanki hiçbir şey olmamışçasına tüm görkemi ile geceyi aydınlatıyordu.
Yoongi'ye baktığım sırada bir vampiri hızla duvara doğru fırlattığını ve üstüne gelen diğer vampirin darbesinden kaçamadığını görmüştüm çünkü vampir ona arkadan saldırmıştı. Bu hiç adil değildi, o seni görmezken birine arkadan saldırmak adil falan değildi.
Sonunda merdivenlere ulaştığımda bekçi ve o vampirin çoktan aşağıya inip dövüşmeye devam ettiğini gördüm ve son gücümle titreyen bacaklarıma yüklenip merdivenlerin basamaklarından aşağıya koştum. Saklanacak biryer bulabilmek için etrafı tararken biri kolumdan çekiştirmeye başlayınca gözlerimi kocaman açıp arkama döndüm. Kutlamadaki vampirlerden biri olmalıydı çünkü üzerindekiler oldukça özel görünüyordu. "Gelin bu tarafa devrilen masanın arkasına saklanın ben sizi koruyacağım." Hızla başımı sallayıp beni sürüklemesine izin verdim ve masanın arkasına geçip sırtımı yasladım. Kimseye güvenememi söylemişti ve ben onu dinlememiştim bu yüzden kendimi kötü hissediyordum fakat o vampir bana iyi davranmıştı, yani tehlikeli bir durum yoktu, şuanda.
Hızlı nefeslerimden dolayı göğsüm çıldırmış bir şekilde inip kalkıyordu. Kolay kolay sakinleşemeyeceğimden oldukça emindim o yüzden bu beni daha da tedirgin ediyordu.
Yoongi'nin ona saldıran vampire karşı geldiğini düşünüyordum. Hayır, bunu biliyordum. O güçlüydü, onları yenebilirdi. Beni koruyacaktı ve benim yanımda kalacaktı. Gitmeyecekti, bundan emindim.
Dizlerimi yine kendime çekip başımı ellerimin arasına aldığımda omuzlarım sarsılarak ağlıyordum. Öyle çok korkmuştum ki başım ağırmaya başlamıştı. Bu durumda bile kendimi düşünemiyor ona birşey oldu diye korkuyordum. Sesler iyice artmıştı, arkamda birileri ölüyordu ve ben korkak gibi saklanıyordum. İlk kez korkak biri olduğum için mutlu oldum çünkü onların karşısında hiçbir şansım olmadığını biliyordum.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, ama uzun bir zaman olduğu kesindi. İsyancıların başı olduğunu düşündüğüm vampir herkesin durmasını sağlayacak şekilde sesli bağırmış ve benim deli gibi titrememe sebep olmuştu. "Yemin ederim! Sana yemin ederim Min Yoongi! O insanı ellerinden alacağım ve kanının son damlasına kadar içerken sana bunları izleteceğim." Ardından Yoongi'nin sesi yükselirken içimi sebepsiz bir huzur kaplamıştı, onun iyi olduğunu anlamak beni huzurlu yapmıştı. "Eğer bunu denemeye kalkarsan olacaklardan sorumlu kesinlikle ben değilim. Seni kendi kanında boğacağım."
Diğer vampir oldukça ürkünç bir şekilde bağırıp masa olduğunu düşündüğüm birşeyi yere devirdi. "Şimdi gidiyorum ama geri döneceğim. Senin canını yakmadan ve onun kanını akıtmadan de asla pes etmeyeceğim!" Birçok ayak sesleri salonda yükselirken onların gittiğini anlamıştım. Bu muydu? Öylece onların gitmelerine izin mi vereceklerdi gerçekten?
"Jimin?" Sessiz salonda adımın yankılanmasını duyunca yanaklarımdaki yaşları silmeden ayağa kalktım. Korkudan ayaklarımın titremesi hâlâ devam ediyordu. Yırtılan pelerinini bir kenara savurup bana doğru gelirken vampirlerin birkaçı salondan ayrılıyor birkaçı ise yaralı olanların başında onlara yardım ediyorlardı. Yanıma yaklaşıp elindeki işlemeli kılıcı yere sesli bir şekilde bıraktı, ellerinde de kılıçtaki gibi kanlar vardı. Az önce onun yanıma gelmesini beklerken tekrar yere oturduğum için önümde eğildi. "Birşeyin var mı?" Gözyaşlarımı engelleyemeden başımı iki yana sallayıp kolundaki kesiğe uzandım. "Senin var." Elimi tutup indirdi ve gözlerine bakmamı sağladı. "Önemli birşey değil." Tekrar gözlerimi koluna indirdim, beyaz gömleği yırtılmıştı ve yaranın altında kalan gömleğinin kolu kıpkırmızıydı. Kanlar yere damlıyordu. "Önemli, nasıl önemli olmasın."
Ağlamam iyice şiddetli bir hal alırken omuzlarımdan tutup hafifçe bedenimi sarstı. "Şok geçiriyorsun." Gözümü yüzüne dikip ağlamaya devam ettim, omuzlarım sarsılıyor, bedenim yalpalanıyordu fakat ben kendimi durduramıyordum.
Ayağa kalkıp beni kucağına aldığında gömleğine sıkıca tutunup başımı göğsüne yaslamıştım. Titremem de gözyaşlarım gibi hala devam ediyordu fakat ben ikisininde farkında değildim.
Kaç gün oldu bilmiyorum, beklentileri karşılayabildim mi onu da bilmiyorum ama geri döndüm. Hafta üç gün bölüm atmaya çalışacağım, şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim destek olan hepinize çok minnettarım sizleri seviyorum 🏳️🌈
Bu arada yoonmin tagında 4,36 bin hikaye arasından 29'a yükselmişiz, birkaç gün önce 50'deydik 💪🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...