'0.4'

7.6K 713 494
                                    

"Hayır eğer her sinirlendiğimde bu olsaydı büyük bir felaket olurdu. Daha çok ihanete uğrayınca ve sevdiğim birine zarar gelince böyle oluyor." Dizlerimi iyice kendime çektim. "Yakın zamanda böyle birşey oldu mu?"

"En yakın olanı dedenin ölümünden sonra olandı. Çünkü o bilinenin aksine hastalığından ölmemişti, onu öldüren karşı klandaki vampirlerdi. Hem bana ihanet etmişlerdi hem de en yakın dostumu öldürmüşlerdi." Hayretle gözlerimi açtım çünkü bana herkes onun kanser yüzünden öldüğünü söylemişti. "Peki sen ne yaptın?"

Soğuk bir ses ile konuştu. "Hepsini öldürdüm." Dedeme bu kadar değer vermesi beni çok mutlu ediyordu. Ama nasıl yapmıştı bunu. "Koca klanın hepsini tek başına sen mi öldürdün?"

Sadece gülümsedi. "Hepsini öldürdüm." Gülümseyip ayağa kalktım ve pencerenin yanındaki koltukta oturan bedeninin önüne geçtim. "Sen çok güçlüsün." Belli belirsiz gülümsedi. "Yerine ve zamanına göre değişir."

Önünde diz çöküp ellerimi dizlerimin üzerine koydum. "Peki ben seni sinirlendirirsem ne yaparsın?" Ben onun gözlerine daha yakından bakarken o cevap verdi. "Beni sinirlendiremezsin."

Gözlerimi yüzünde dolaşırdım. "Nasıl bu kadar eminsin?" Göz bebeklerim nasıl olduysa gidip dudaklarında takılı kaldı. "Sana kızsam da birşey yapmam, ki zaten beni kızdıramazsın."

Ondan gelen buram buram gül kokusu aptallaşmama sebep oluyordu. "Beni rekabete zorluyorsun. Ve gerçekten birşey yapmaz mısın?" Zaten dudaklarına odaklanmış gözlerim onun gülümsemesi ile kutsanmıştı. "Yapmam. Seni koruyorum ben öldürecek değilim."

Kuruyan dudaklarında gezdirdiği dilinden gözlerimi çekip gözlerine çıkardım. "Güvende hissediyorum." Gülümsedi. Tekrar kutsandım. "Hissetmelisin."

Bana doğru eğilip omuzlarımdan tutunca onun o soğuk parmaklarını hissetmek titrememe neden olmuştu. "Artık uyu insan." Başımı hafif sağa yatırıp konuştum. "Ama daha zaman saatinin ne işe yaradığını soracaktım."

"Başka zaman sorarsın. Daha uzun süre birlikte olacağız." Kalbimin hızlanması iyiye işaret değildi. "T-tamam." Ben az önce kekelemiş miydim?

Ah, evet ben az önce kesinlikle kekelemiştim. Eğildiğim yerden kalkarken beni durdurdu. "Ya da istersen duş alabilirsin. Temiz kıyafetler bulabilirim." Kafamı olumlu anlamda salladım. "Bu iyi olur."

Beklememi söyleyip odadan çıktıktan kısa bir süre sonra elinde tuttuğu eşyalarla odaya girdi. Eşyaları elime tutuşturup odada daha önce fark etmediğim banyonun kapısını açtı. "Odada olmayacağım, birşey lazım olursa kapındaki vampire ya da camdan ıslık çalarsan yanına gelecek olan kargaya beni çağırmasını söyleyebilirsin."

"Karga benim söylediklerimi nasıl anlayacak ki?" Kafasını iki yana sallayıp güldü. "Şuanda binlerce vampirin arasında olduğuna inanabiliyorsun ama bir karganın seni anlayabileceğine inanamıyor musun?" Omuzumu silktim. "Tuhaf geldi işte." Omuzumdan tutup beni banyonun içerisine nazikçe itti. "Burada herşey var. Şimdi gidiyorum." Kafamı sallayıp banyodan ve odadan çıkan bedenine baktım bir süre, ardından küvete yaklaşıp içine suyun dolması için vanaları açtım. Üstümdekileri yavaşça çıkarıp yere attıktan sonra dolan küvetin içine girdim ve kenarda duran duş jellerinin aromalarına göz gezdirdim.

"Papatya, portakal, süt, çikolata, gül ah evet kesinlikle gülü istiyorum." Gül aromalı duş jelini açıp vücuduna sürdü ve bir süre en az Yoongi'nin ki gibi kokan kokuyu içine çekti. Yoongi de bu koku daha yoğun geliyordu. Çünkü kendi damarlarında gezen kokusuydu o aptal deyip kafasına vurdu. Kendi kendine gülüp oturduğu yerden aşağıya biraz daha kaydı. Böylece suyun içinde kalmak iyi geliyordu. Anın rahatlığının verdiği mayışma ile bir süre sonra gözleri yavaşça kapandı.

VAMPIRE | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin