Yanaklarımdaki ellerini omuzlarıma indirip gözlerimin içine bakarken neler olacağını kestiremediğim için kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. "Jimin, ormanın içine doğru koşabildiğin en hızlı şekilde koşmanı istiyorum." Gözlerimi olduğundan birkaç kat daha fazla büyütüp başımı iki yana salladım "kaybolurum" omuzumun üzerinden ağır adımlarla bize yaklaşan vampirlere baktı ve tekrar gözlerimizi buluşturdu "Jeon sana yardım edecek, bu yüzden senden sadece koşmanı istiyorum. Korkma, tamam mı?" Elini paltosunun cebine atıp bir kutu çıkardı ve kutuyu cebime koyup iyice derine itti "al bunu, sakın düşürme. Bilekliğin içeride bu gece büyünün etkisi geçecek bu yüzden eve döner dönmez takman gerekecek, unutma sakın." Derin bir nefes alıp başımı salladığımda omuzlarımdan tutarak beni arkasına alıp geriye doğru itmişti "şimdi, koş!"
Benden istediğini yapıp koşmaya başladığımda benim ile beraber koşmaya başlayan bir çift ayak sesi duymuştum fakat sadece birkaç saniye içindi çünkü ayak sesleri kesilip yerine keskin bir çığlık duyulduğunda ormanda ağaçların tepelerinde oturan kuşlardan bir çoğu öterek havalanmış ve başka bir ağaca konmuşlardı.
Ellerimi kulaklarıma çıkarıp geri döndüğüm sırada Yoongi yerde yatan bedenin önüne geçip bana bağırdı "arkana sakın bakma!" Titreyen ellerimi kulaklarıma bastırıp koşabildiğim en hızlı şekilde koşmaya başlarken aklım orada kalmıştı.
Ona güvenim sonsuzdu fakat yine de yaralanacağından emindim.
Çok fazla kişi vardı.
Yapraklarla gizlenmiş olan ağacın köküne takılıp yere yuvarlandığımda ellerimi kulaklarımdan çekmek zorunda kalmıştım ve böylece oldukça arkamda kalsalar dahi bağırış seslerini duyabiliyordum.
Hızla toparlanıp ayağa kalktığımda tempomu düşürmeden koşmaya devam ettim.
Bacaklarımdaki kaslarım yanmaya başlamıştı, aklıma gelen şey ile elimi cebime atıp kutunun orada olup olmadığına baktım, şükürler olsun ki hâlâ cebimde duruyordu.
Elimi cebimden çıkarmadan kutuyu kavrayıp öyle koşmaya devam ettim, eğer düşerse bulamazdım.
Koşmaya devam ettiğim sıradan kolumdan çekilip durdurulduğumda göğsüme yayılan korku ile arkamı döndüm. "Sakin ol, sadece benim" rahatlamanın verdiği huzurla nefes verip ellerimi dizlerime dayadım ve yanmaya başlayan ciğerlerimi sakinleştirmeye çalışmak için derin nefesler aldım "buradan çıkmalıyız acele et, dinlenmeye zamanımız yok"
"Olmaz, Yoongi orada tek başına, nereye gidiyoruz" Jungkook ciğerlerindeki tüm havayı boşlatıp yüzüme baktı "seni bir an önce evine bırakmalı ve geri buraya gelip ona yardım etmeliyim-" ormanın arkamda kalan kısmından acı dolu bir inleme sesi geldiğinde kalbim atışlarını hızlandırıp göğüs kafesimi delmeye başlamıştı.
"Y-yoongi, onun sesi bu"Duyduğum ses yüzünden arkama doğru adım attığım sırada Jungkook tişörtümden tutup beni durdurdu. "Nereye gidiyorsun!" Elim ile onların bulunduğu fakat oldukça uzakta oldukları için göremediğimiz yeri işaret ettim "ya çok kötü bir şey olduysa, ya çok ağır yaralandıysa-"
"Jimin! Tanrı aşkına o zaman izin ver seni evine bırakayım ve ona yardım etmeye gideyim!"
İstemiyordum.
Onu burada bırakıp eve gitmek falan istemiyordum.
Evde oturamayacağımın bilincindeydim. Elimden bir şey gelmemesi ise dünyanın en iğrenç duygusuydu.
Kim bilir neresinden yaralanmıştı, yarası ne kadar derindi. Son ana kadar onları alt etmeye çalışacağını biliyordum fakat canının yandığını kalbimde hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...