Ellerim titriyordu.
Uyandığımda beri böyleydi ve bunu engelleyemiyordum.
Heyecanım bir şekilde vücuduma yansıyordu.
Birkaç gün içinde her şeyi ayarlamıştık.
Saat, yer, konuklar, süslemeler, takım elbiseler, yüzüklerden bahsetmeyeceğim çünkü ikimizde de güzel bir yüzük var.
Kısacası her şey tamamdı.
Heyecanımı geçirmek için uğraşmam gerekiyordu.
Önümdeki kahvaltılıkları gözüm görmüyordu bile, bu kadar heyecanlı olmam normal miydi? İşte bu konuda hiçbir fikrim yoktu.
Masanın altında birbirine kenetleyip kucağına bıraktığım elimin üzerinde başka bir el hissettiğimde gözlerimi yerden çekip elin sahibine baktım.
"Jimin eğer bu kadar kafaya takarsan sana bir şey olacaktır, ciddi söylüyorum bayılacaksın resmen. Yalvarırım biraz sakin ol." Parmaklarım ile oynayan Yoongi'ye doğru tüm vücudumu döndürüp başımı omuzuna yasladım "elimde değil, hem çok heyecanlıyım hem de bir şeylerin ters gitmesinden korkuyorum"
Belimden tutarak bedenimi kucağına çektiğinde bacaklarımı iki yana ayırıp kucağına yerleştim ve yanağımı omuzuna yaslamaya devam ettim "hayır Jimin, bana bak" sesini duyunca başımı kaldırıp gözlerine baktığımda belimi okşayıp alnıma minik bir öpücük kondurdu "heyecanlanmam gayet normal fakat bir şeyler ters gider diye endişelenme. Her şey yolunda, ne ters gidebilir ki? Hem ters giden bir şey olsa ne olur, ben hallederim. Ciddiyim bana güven."
Başımı eğip kucağımdaki parmaklarım ile bakışmaya başladım.
Ona güveniyordum, bunu artık neredeyse tüm dünya öğrenmişti.
Fakat her şey o kadar normaldi ki insan ister istemez altında kötü bir şeyler arıyordu.
Ellerini yüzüme çıkarıp başımı kaldırdığında yüzünde benim için endişeli olan ifadesini görebiliyordum. "Şimdi çıkmamız gerektiğini biliyorsun, lütfen sakin ol. Ters bir iş yapabilecek kişiler dünyada değil, burada hiçbir şeyin ters gidebilme ihtimali yok." Yüzüme yaklaşıp gözlerimin içine baktığında, büyülenmiş gibi birkaç saniye gözlerinin içinde harekete eden minik parıltılara daldım. "Her şey çok güzel, hiçbir sorun yok."
Gözlerine bakmaya devam ederken istemsizce onu tekrar ettim "her şey çok güzel, hiçbir sorun yok"
Yavaşça başını sallayıp biraz daha yakınlaştı "endişe duymayacağım veya bir şey olur korkusu ile günümü geçirmeyeceğim"
Gözlerimi gözlerinden alamazken fısıldadım "endişe duymayacağım veya bir şey olur korkusu ile günümü geçirmeyeceğim"
Gülümseyip ensemdeki saçlarımı okşarken aramızdaki santimleri kapatıp dudaklarımdan öptüğünde kendime gelmiştim.
Az önce neler yaptığı hakkında bir fikrim yoktu fakat iyi gelmişti.
Endişelerim, heyecanım hâlâ vardı fakat ellerimin titremesini gerektirecek ve ölüyormuş gibi hissettirecek kadar değildi.
"Az önce ne yaptın?" Belimi tutup ayağa kalktığında kollarımı boynuna sarıp ona bakmaya devam ettiğimde gülüyordu "hiçbir şey" kaşlarımı çatıp oldukça yavaş bir şekilde omuzuna vurdum "hadi ama, nasıl söylettin bana onları"
"Ruh eşimsin, kolay oldu" başımı sallayıp gülümsediğimde üzerimizdeki kıyafetlerden kurtulup daha rahat bir şeyler giyinip evde bulunan diğerleri ile evden çıktık. Bu sefer siyah kaplama bir range rover'a binmiştik. Arabayı Jungkook kullanırken Yoongi onun yanında biz ise arka koltukta oturuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...