'0.6'

6.5K 592 214
                                    

Gözlerimi hafifçe büyütüp gözlerine baktım. "Daha önce hiç aşık olmadın mı?" Söylediği şeyden neyi anlamadığımı sorar gibi yüzüme baktıktan sonra dudaklarını araladı. "Eğer aşık olsaydım çoktan mühürlenmiş olurdum." Anladığımı göstermek amacıyla başımı hafifçe salladım. "Ama o kişi sana aşık değilse mühürlenemezsiniz ki, öyle birşey olursa acı çekeceğinizi sen söylemiştin."

"Haklısın, ben söylemiştim ama biz vampirlerin ruh eşleri vardır. Her vampir ruh eşine aşık olur ve mühürlenirler." Kaşlarım kendiliğinden çatılırken gözlerimi kaçırdım. "Peki o kadın, senin ruh eşin falan mıydı. Yani sana aşıkmış gibi davranıyordu, sen onun ruh eşi misin?" Dudakları hafifçe yukarıya kıvrıldı. "Sanmıyorum o benim ruh eşim değil. Hem bana aşık falan da değil, sadece güç gözünü kör etmiş durumda, benim ile mühürlenirse bu dünyadaki en güçlü kadınlardan biri olacağı için bunu istiyor." Etrafta gezdirdiğim gözlerimi tekrar gözlerine sabitledim. "Birkaç gün önce bana bir vampir ile evlenirsem işimin daha kolay olacağını söylemiştin değil mi?"

Başını sallayıp devam etmemi söyledi. "O zaman vampirler sadece kendi ırklarıyla evlenmek zorunda değiller. Yani ruh eşleri bir insanda olabilir değil mi?" Ellerini pelerininin arkasında birleştirdi. "Evet." Yanına yaklaşmak adına bir adım attım. "Peki birinin ruh eşiniz olduğunu nasıl anlıyorsunuz?" Bir süre bekledikten sonra dudaklarını araladı. "Bildiğime göre herkesin ruh eşi doğduğundan beri bellidir. Belki şatodan biri, belki karşı klandan, belki statüsü düşük olan bir vampir, belki de bir insan. Bunlardan her biri ruh eşimiz olabilir. Ruh eşimizi gördüğümüz ilk anda anlayamayız, zamanla anlaşılabilir birşey bu."

"Sen daha önce ruh eşinle karşılaşmadığına emin misin?" Kafasını yavaşça iki yana salladı. "Bilemiyorum belki karşılaşmışımdır. Bekçilerimden biri bile olabilir, belki de Victoria'dır bunu bilemem." Victoria olmasını istemedigim su götürmez bir gerçekti ama bunu kendisine söylemeyecektim.

"Şatoya girmek ister misin ya da bir yere gidebiliriz. Burada sıkıldığını anlayabiliyorum." Kafamı iki yana sallayıp gülümseyerek yanına biraz daha yaklaştım. "Aslında hiç sıkılmadım. Dünyada ki hayatımdan daha heyecan verici ama şatoya gitmektense bir yerleri gezmeyi çok isterim tabii ki."

"Çoğunlukla yalnız kalmak için gittiğim bir yer var, sana orayı göstermek isterim."

Yanında ilerlerken şatoya doğru bakınca gözlerini takip edip baktığı camın ardına baktığımda Dracula'nın bize baktığını gördüm. Oldukça uzakta durduğu için bakmayı boşverdim ve başımı çevirip Yoongi'ye döndüğümde o çoktan önüne dönmüştü zaten. "Biraz zaman saatinden bahseder misin?"

Gözlerini yoldan çekip bana kısa bir bakış attıktan sonra tekrar önüne çevirdi. "Zaman saati, seni zamanın herhangi bir dönemine götürebiliyor. İstersen asırlar öncesine, istersen ise asırlar sonrasına. Zamanın ilerisine gitme düşüncesi çoğu insana inanılmaz birşey gibi gelse de bizim için geriye gitmek kadar normal birşey. Yaşayacağımız herşey zaten kaderimizde yazılı olduğu için zamanın ilerisine de elbette ki gidebiliyoruz. Sadece daha karmaşık oluyor çünkü yaşanmamış bir gelecekte daha karar veremediğin anları yaşayacağın için oldukça anlamsız geliyor."

"Yani zaman makinesi gibi birşey değil mi? Hani şu filmlerdeki gibi." Kafasıyla beni onayladıktan sonra devam etti. "Çok dikkatli kullanılması gereken bir alet çünkü kullanırken oluşacak her hangi bir hata zaman çizelgesinde yırtılmaya sebep olur böylelikle de dünyada ve bu âlemde karışıklıklar çıkar." Ormanın içine doğru girdiğimizde yerde bulunan bir dala takılıp düşecekken koluna tutunduğumda ince parmakları belimi bulmuş ve beni doğrultmuştu. "Dikkatli ol. İstersen koluma tutunarak yürüyebilirsin."

Bir kolumla koluna girip diğer elimi de kolunun üzerine koydum. "Teşekkür ederim." Küçük bir gülümseme bahşettikten sonra konuşmaya devam etti. "Şatoya geri dönünce zaman saati ile istediğin bir döneme gideriz." Gözlerimi yoldan çekip yüzüne baktım ve gülümsedim. "Sahiden mi?" Kafasını sallayıp yürüme hızını biraz düşürdü ve parmağı ile ileriyi işaret edip fısıldadı. "Bak, orada bir geyik var."

Dediği tarafa bakınca gördüğüm geyik dünyadakinden daha büyüktü ve tüylerinin üzerinde elle yapılmış gibi işlemeler vardı. Geyik kafasını çevirip bizi görünce hızla kaçmıştı. "Çok güzeldi." Gülümseyerek bana baktı ve yürümeye devam etti.

Biraz daha yürümenin ardından kulaklarıma dolan su sesiyle bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde o yürümeye devam edip birkaç çalıyı bizim için ayırdığında karşımda gördüğüm şelale ile ağzım açık kalmıştı.

Şelâle kayaların arasından gölete dökülüyordu ve suyu çok berraktı. Gölete doğru baktığımda zemindeki taşlar ve yüzen canlılar suya hayat veriyordu. Şelalenin hemen yanında küçük sandal tarzı birşey vardı fakat hadi ama sandaldan daha havalı görünüyordu. Siyahtı ve şatoda olanlar gibi üzerinde bir sürü işleme vardı.

Önden yürüyüp sandala adımlayınca peşinden gittim. "İçeriye gireceğiz." Islanmak umrumda değildi şuanda, etraf öyle güzel görünüyordu ki büyülendiğim hakkında yemin edebilirdim. Sandala geçip bana elini uzattığında bende elimi avucunun arasına bıraktım ve sandalın içine atlayıp oturdum. Kendiliğinden hareket eden sandala şaşırmak yerine suyun altına baktım.

Elimi suya daldırıp balıkların narince derime değip geçmelerine izin verirken çoktan mağaranın girişine gelmiştik. Islanmak umrumda değil demiştim değil mi, eh işte o sözümün sonuna kadar arkasındaydım. Neredeyse tül gibi duran suyun altından geçip mağaranın içine girdiğimizde ıslanan saçlarımı elimle geriye atıp Yoongi'ye baktım. O da saçlarını geriye atmaya çalışıyordu. "Açıkçası ben böyle bir yerin varlığını bilseydim kimseye söylemezdim. Bilirsin insanlar güzel şeyleri mahvetmeyi severler."

"Vampirlerde öyle. Bu yüzden bu alana girmek kraliyet tarafından yasaklandı. Bugüne kadar kimsenin cürret edip çemberi geçtiğini görmedim." Gülümseyip ıslandığı için üzerine yapışan gömleğine ve saçlarından süzülen damlalara baktım. "Sana yasak değil mi o zaman?" Diş etleri görünecek kadar gülerken başını hafifçe eğdi. "Yasak. Ama umurumda değil."

Kısa oldu ama olsun.
Öptüm hadi bay.

VAMPIRE | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin