Çimlerin üzerinde oturmaya devam edip önlerinde duran cansız kediye baktıkları sırada Jungkook'a doğru dönüp bana bakmasını sağladım "onu güzel bir yere göm." Arkamı dönüp bahçe kapısından çıkacağım sırada arkamdan gelen hışırtı ile Jungkook'un da ayağa kalktığını fark etmiştim. "İyi ama sen nereye gidiyorsun?"
Bahçeden çıkıp kapıyı ardından açık bırakırken yürümeye devam edip arkamı dönmeden cevapladım.
"Jimin'i bulmaya."
Jimin
Bilmiyordum.
Neredeydim, neden buradaydım, bileğimde neden bir kelepçe vardı ve bu kelepçe neden duvara demir bir çıkıntı ile bağlıydı hiçbir şey bilmiyordum.
Bildiğim birkaç şey vardı.
Onlarda başımın ağırıyor olması ve oldukça yalnız hissettiğimdi.
Gece uyumadan önce üzerime geçirdiğim kıyafetler üzerimde duruyordu, oda ise gereğinden fazla soğuktu.
Gözlerimi birkaç dakika önce açmıştım fakat olanları hâlâ idrak edebilmiş değildim.
Elim tekrar istemsiz olarak başımın arkasına doğru gidip ağıran yerde parmaklarımı gezdirdiğimde boş odaya kısık bir inleme bırakıp elimi geriye çekmiştim.
Başımın arka tarafındaki ağrı yüzünden başımın genelinde tuhaf bir sızı vardı.
Kısık gözlerimi etrafta gezdirip pis ve ıslak duvarlara baktım.
Duvarlar nem yüzünden yer yer kalkmış ve dökülmüştü, etrafta ise berbat derecede kötü bir kökü hakimdi.
Dakikalar sonra beynim kendini biraz daha toparlayıp olayları iyice kavrayabildiğimde büyüyen gözlerimi etrafta gezdirdim.
"Bilekliğim!" Endişeli sesim odada yankılanırken kelepçeli olmayan kolumu kaldırıp bileğime baktığımda bilekliğim yoktu.
Lânet olsun ki bileğimde falan değildi işte.
Damarlarımın içindeki kanımda yükselmeye başlayan adrenalin ile göğsüm hızla inip kalkarken başımı ellerimin arasına aldım "ne yapacağım ben, tanrım ne yapacağım sahiden"
Bulunduğum odanın kapısından kilit sesi geldiğinde sırtımı duvar ile bütünleştirip endişeli duran yüz ifademi biraz olsun düzeltmeye çalıştım.
Kilit sesi birkaç kere daha odada yankılandıktan sonra kapı içeriye doğru açıldı ve odanın içerisine uzun boylu bir adam girdi.
Yoongi'nin giydiklerine benzer bir pelerini vardı fakat pelerininin eteklerinde değerli taşlar yoktu.
Kıyafetleri ise görmeye alışık olduğumdan daha pisti fakat güzeldi.
"Bakın kimler uyanmış, sence de masum görünen bir insana göre fazla sahtekâr değil misin?" Gözlerimi kısıp tam önünde ayakta duran kişiye bakmak için başını yukarıya doğru kaldırdım. "Neden öyle bakıyorsun? Bu düzenbazlığı beraber planlamadığınızı söyleme bana. Ama biliyor musun asıl aptal olan benim, Yoongi'nin böyle bir pislik yapacağını daha öncesinden tahmin etmem gerekirdi. Eh, ne yapalım bu oyun sadece planlarımızda birkaç değişikliğe yol açtı. Elimizde şu anda oldukça güçlü olan bir koz var, senin sayende hem bilekliği yok edeceğiz hemde Min Yoongi'nin canına okuyacağız. Bize yardım edeceksin değil mi?"
Güldüm.
Deli gibi birkaç saniye boyunca güldüm.
Yoongi'nin canına okuyacaklarını mı söylemişti o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...